28 - Fil Yumruğu

247 42 107
                                    

AHZEM

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

AHZEM

Çetük Şehri

Akşam

Tepelerin arasında Zeir öfkeyle, bağıra çağıra küfürler ediyordu. Atının yularını gevşetmiş halde, hayvanın üzerinde elverdiğince zıplayarak bağırıyordu. Ahzem anlamaz bakışlarla onu izlerken kaşlarını çattı. Atı çaprazındaydı adamın. Eğer öyle olmasa onu bir tutup silkeleyecekti.

Saye'nin anlattıklarına göre Peçelilerdi gelenler. Yüzyıllar boyunca Marseha'da adı nam salmış suikastçı birliği. İtah çoğu kez onlardan kurtulmaya çalışmış ama Peçeliler hiçbir caydırıcılığın işlemediği bir kara sinek gibi Marseha'nın burnunun dibinde dolanmaya devam etmişti. Kendi başlarına buyruk hareket ederler, en çok altını verene çalışırlar, onur kavramına çok uzak bir şekilde hayatlarını sürdürürlerdi. Bu yüzden kendi menfaatini düşünmek zorunda olan devlet, bu birliği zaman zaman kendi çıkarları için kullanmakta hiçbir mani görmemiş ve onların sayesinde birçok kirli işin kendilerine değmeden hallolmasını sağlamışlardı.

Bu kadar meşhur ve bu kadar ölümsüz olmalarının birçok nedeni vardı. Öncelikle dövüş ve saldırı konusunda ustalardı. Yüzyıllar içinde kendilerinin geliştirdiği ve tüm detaylarına yine sadece kendilerinin hakim olduğu bir dövüş tarzları vardı. Orduda biraz dalga amaçlı ama çokça kurbanlarında bıraktığı izler sebebiyle bu stile Fil Yumruğu ismi takılmıştı. Ahzem hayatında hiç, bir Peçeli ile karşılaşmamıştı ama "fil yumruğunu" yiyip sağ kalabilmiş bir arkadaşından öğrendiği kadarıyla bu dövüş sanatı karşısındakini tamamen küçültüp öldürmeyi amaçlayan ve hiçbir savunmaya izin vermeyen bir teknik içeriyordu. Ateşin, Peçelinin hiç nefes almadan saldırdığını özellikle karın ve boyun bölgelerini hedef alarak yumruklarını ve dirseklerini kendi üzerinde kullandığını, taze acı hatıralarının ışığı altında anlatmıştı. Hatta şakayla karışık Ahzem'in nefes çalışmalarının onların karşısında hiçbir geçerliliği olmayacağını çünkü çekilecek bir nefesi kalmasına izin vermeyeceklerini söylemişti. Orduda Fil Yumruğu'na karşı savunma ve saldırı konusunda eğitim verilmişti ama bu eğitimin bu işin ustasına karşı uygulanmadığı sürece geçerliliği tartışmalıydı. Ve Peçelilerden on tanesi peşlerindeydi. Asla bu kadar kalabalık dolaşmazlardı.

İşlerinin en can alıcı noktasıydı bu. Her ne kadar meşhur olsalar da giz hayatta kalmalarını sağlayan en önemli etmendi. O yüzden Peçelilerdi ya zaten. Ölü ele geçirilenler hariç kimse hiç Peçeli görmemişti. Onların da kimlikleri saptanamamış sanki varlıklarını ölü bulunarak kanıtlamışlardı. Ama şimdi on tanesi bir ordu gibi kendilerini göstere göstere peşlerinden geliyordu ve birinin kolunda Kaytun'un vekil işareti vardı.

"Siktir," diye haykırıyordu Zeir yine. Öfkeden deliye dönen bakışlarını Ahzem'e çevirdi. Sinirden çarpılmış ağzı hırsla soluyordu. "Asla ayrılmamalıydık İtah'tan. Yalnız bıraktım, annemi o manyakla yalnız bıraktım!" Sesi giderek inceldi ve ağlamaklı bir hal aldı. "Geri dönmemiz lazım." Kendi üzerinde olan boş bakışlara bakıp sözlerini yineledi. "Beni duyuyor musunuz? Geri dönmemiz lazım diyorum!"

YILAN YÜREKTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon