22 - Yıllar Evvel

286 41 113
                                    

SAYEZEN

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

SAYEZEN

Çetük Şehri

Gece

Aradıkları defteri mağarada bulamayan Ahzem, Zeir ve Saye çok daha farklı bir şey buldular. Bir mağaranın içine inşa edilmiş bir zindan.

Aslanla dövüştükleri yerden çok da uzak olmayan zindan, dar bir koridordan sonra karşılarına çıkan mağaranın sonuna yerleştirilmiş kalın parmaklıkların ardındaydı. Saye elindeki meşaleyi dikkatle öne doğru tutarak gözünden kaçan herhangi bir şey var mı diye bakındı. Eğer bu sefer farkı bir ucube ile dövüşeceklerse bu işi kendisi çabucak halletmek istiyordu. Deftere ulaşmalıydı. Vakit kaybetme düşüncesi artık sinirini bozmaya başlayınca yolculuğun süresi konusuna fazla takıntılı olan Ahzem'i daha iyi anladı. Kadın sabırsızdı.

"Bir şey görüyor musunuz? Ya da duyuyor musunuz?" diye fısıldadı arkasında onu takip eden iki ateşine.

"Hayır," dedi Ahzem'in sesi.

Öğrendiği bu yeni bilgiyle önündeki demirlere bir adım daha yaklaştı cadı. Kapı sağlam görünmesinin aksine kilitli değildi. Tuttuğu demiri kendine çekince itiraz etmeden yerinden oynadı. Demirin ağırlığı ise Sayezen'i biraz zorladı. Bunu gören Ahzem gecikmeden yardıma geldi.

"Bu kapılar, Aseliye'de gördüklerimizden tamamen farklı. Ateşinleri içeride tutabilmek için inşa edilmiş." Ahzem kapıyı açtıktan sonra zindana girip öncül bir ışık sağladı. "Kimse yok gibi," dedi sesinde gizlenmiş bir şüpheyle.

"Aslan için yeterli olmamış ama kapının kilidinin sökmeyi başarmış," diye tamamladı Zeir. Aslanla olan talihsiz karşılaşmalarını hatırlatarak.

"Buraya inene kadar tek bir ses, bir kükreme duymadık. Avına sessizce yaklaştı."

"Akıllıca davrandı da. Senin ağırlığını da kullanarak beni ezmeye çalıştı."

Saye konuşan adama döndü. Zeir kimsenin yüzüne bakmadan etrafındaki karanlığı endişeli ve ilginçtir ki yaşadığı çatışmaya rağmen uyanık görünen gözleriyle dikkatlice tarıyordu. Bedenine vuran turuncu ışıktan anlayabildiği kadarıyla yer yer ezilmiş göğsünde morluklar daha fazla göz alır olmuştu. Göğüs kafesinin sol alt tarafı ise sanki kocaman bir doğum lekesiyle kaplı gibiydi. Kollarındaki çizikler derinliklerini kaybetmişlerdi en azından. Çıplak sırtının bu soğuk havayı hissetmiyor oluşu da ne kadar güzeldi onun için. Saye ise bunu düşününce üşüyen burnunu Zeir'in tenine bastırmak istedi. Adam sıcacıktı. Bu düşüncelerden uzaklaştırdı kendini. Biraz önce samimi bir özür faslı yaşamış olabilirlerdi ama bu iki ateşine olan kırgınlığı geçmemişti.

YILAN YÜREKWhere stories live. Discover now