45 - Bir Son Bazen Sadece Bir Sondur

585 38 121
                                    

TAZ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

TAZ

Ezahir Ormanı

Mesa Köyü

Aynada kendisini izlerken dövmeleri hakkında ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Yıldızlar... Bir sürüsü, yüzlercesi çelenk gibi sardığı boynundan göğsüne ve omuzlarına doğru akıyordu. Uğur böceğinden daha büyük olmayan yıldızlar Taz'ın üzerine yağmur gibi yağıyor; omuzlarına dökülen turuncu çilleri arasında dans ediyor, aysız ama parlak bir gökyüzünü oluşturuyorlardı.

Güzel, diye düşündü.

Onunla ilgili her şey aslında güzeldi fakat Taz genelde bunun farkında olmazdı. Özellikle de ölümün devamlı peşini kovaladığını düşündüğü şu son günlerde tek düşündüğü sırtını nasıl sağlama alacağıydı. Yeşil Adam da uzun zamandır ortalarda yoktu.

Evden çıkabiliyordu en azından. Köyünde kimsenin ona zarar verebileceği düşünmüyordu artık. Yani eskisi kadar düşünmüyordu. Saçlarına taktığı kuş tüyleriyle odasına kapalı olan babasına kapıdan haber vererek dışarı fırladı. Bir şeyler içip güneşin keyfini çıkardıktan sonra tiyatroya gidecekti. İzlenecek bir şeyler olduğunu umut ediyordu.

Gökyüzü fazla kalabalıktı bugün. Taz yayılan hoş kokulardan ve neşeye karışmış peri bağırtılarından anında bir yerlerde bir kutlama olduğunu anladı. Takip mi etmeliydi yoksa kendi işine mi bakmalıydı bilemedi. Sonuç olarak meraklı olan mizacına yenildi. Kutlamalar için davetiye gönderilmezdi hem. Duyan gören herkesin katılımı gayet olağan olurdu.

Havadaki kalabalığı takip ederek yönünü değiştirip kendi köyünden çok da uzak olmayan başka bir köye doğru dalışa geçti. Rengarenk saçlı kalabalık yukardan bakınca dağınık renklerde bir gökkuşağını andırıyordu. Kalabalık ahenkle dans edip şarkı söylüyordu.

Bir asma köprünün üzerinde durup neler olup bittiğini anlamaya çalıştı Taz. Ormanda sonbaharın sonları olmasına rağmen köyün bu kısmı bahardan bir manzara sunuyordu. Ağaçlar arasına dağınık olarak sıralanmış köprüler, üzerlerinde kendisi gibi manzarayı izleyen periler haricinde bembeyaz güllerle kaplıydı. Akasya ağaçları salkım salkım çiçeklerini vermişti. Evlerin pencereleri, damları beyaz papatyalarla kaplıydı. Sihir bir gümüş şelalesi gibi köyü ortadan yaymış çağlayarak akıyordu.

Periler de aynı şekilde bu noktaya doğru akın ediyordu. Bir sarhoşluk havası içinde herkes el ele vermiş ahenkle dans ediyor ya da etrafa dağılmış şekilde şarkı söylüyordu. Çimenlerin üzerine, yaseminlerin açtığı çalıların önüne oturmuş, ellerindeki sazlarına vuran bir kafile vardı. Taz'ın içinden aralarına katılmak geldi.

"Doğum var bugün." Yanında durmuş köprünün korkuluklarına ellerini dayayarak konuşan kadına döndü. Kuzeh bembeyaz dişlerini göstererek gülümsüyordu. "Ormandaki en son doğum yaklaşık on iki yıl evveldi Taz."

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin