Bölüm 51 - Ateş Tapınağı

30K 1.9K 2.3K
                                    

Not: Aşağıda çok çok aceleye gelmiş ve muhtemelen imla hatalarıyla dolu bir bölüm sizi beklemektedir. Affola!

Bölüm şarkısı: Legend of the Eagle Bearer.
Aşağıda bir yerlerde buradan sonra dinlemeye başlayın uyarısını göreceksiniz. Uymanızı öneririm. :)

Herkese keyifli okumalar!

-*-

Bombanın sesinden önce kendisi geldi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bombanın sesinden önce kendisi geldi.

Ateş böyle olacağını biliyordu, blast etkisi sesten daha hızlıydı. Fakat yine de garipsemişti durumu. Havanın içinde beliren karanlık bir güçle çarpışmak gibiydi. Korkunç büyüklükte bir okyanus dalgası onu bir yere fırlatmıştı sanki. İç organlarının sıkıştığını, tüm vücudunun bir press makinası tarafından ezildiğini hissediyordu. Akciğerlerinin varlığını ilk kez somut bir şekilde algılamıştı. Onların göğsünün içinde her yönden gelen bir baskıyla büzüştüğünü ve hatta, birbirlerine temas ettiğini duyumsadı.

Onu şaşırtan ikinci şeyse kızın haklı çıkmasıydı. Son saniyelerde ortaya attığı sarılma önerisine ses çıkarmamıştı fakat içten içe bunun bir işe yaramayacağını, birbirlerine ne kadar sıkı sarılırlarsa sarılsınlar bombanın yarattığı şok dalgasının onları ayıracağını düşünüyordu. Ancak her yönden uygulanan basınç bambaşka bir etki yaratmıştı.

Havaya savrulurken korkunç büyüklükte bir gücün onları tek beden haline getirdiğini hissetti. Şok dalgası öyle güçlüydü ki hiçbir seks pozisyonunun sağlayamayacağı bir şiddetle iç içe geçmişti kızla. Fakat zevk veren bir his değildi bu, aksine tüm parçalarının birbirine kenetlenmesi gibiydi. Ne yazık ki iki farklı varlığın tüm parçalarıyla birbirine kenetlenmesi, ancak her ikisi de parçalara ayrıldıktan sonra gerçekleşebilirdi.

İşte nehre çarptığında Ateş'in hissettiği şey tam olarak buydu. Paramparça olmuştu. 

Kendisi altta olduğu için acıyı tüm kaburgalarında hissetti. Şok dalgası onlarla birlikte nehre çarpıp suyun yüzeyinde anlık bir krater oluşturmuştu. Hemen ardından kraterin kenarına çekilen su dalgaları yeniden nehre hücum etti ve onları da beraberine katıp hızla tabana doğru ilerledi.

Böylelikle blast hayatlarını iki kez kurtarmış oldu. Önce onları nehre fırlatmış, sonra da su dalgalarıyla üstlerine hücum edip çok daha hızlı bir şekilde tabana ulaştırmıştı.

Şarapnel parçaları ve bina kalıntıları keskin mızraklar gibi suya saplanırken tabandaki güvenli bölgedeydiler. Nehir bilincini kaybetmişti, Ateş ise bir uyku felcinin içinde gibiydi. Onları tabana yapıştıran su şefkatli bir yavaşlıkla yeniden yukarı sürüklerken kılını bile kımıldatamıyordu.

Düşmüş Melekler SenfonisiWhere stories live. Discover now