Bölüm 64 - Tekinsiz Vadi

10.5K 883 2.1K
                                    

Hoşgeldiniz!

Bölüm notu yazarak daha fazla bekletmek istemiyorum ama yorumlarınızı merakla beklediğimi bilmenizi isterim. Çokça seviliyorsunuz!

Bu bölümü DMS'yi canı gönülden benimseyen, hikaye için yaptıklarına ve samimiyetine hayran kaldığım okuyucularımdan birine, sevgili istifcibiri 'ne ithaf etmek istiyorum. ✨

✵ ────── • ⋅ ༽ ༼༽ ༼   ⋅ • ────── ✵

✵ ────── • ⋅ ༽ ༼༽ ༼   ⋅ • ────── ✵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Tarihte mutlu sonlar yoktur. Birbiri ardına krizler vardır.”

— Isaac Asimov

✵ ────── • ⋅ ༽ ༼༽ ༼   ⋅ • ────── ✵

Sene 1989

Laboratuvarın karanlık köşesinde çıt çıkmıyordu. Feza sırtını duvara yaslamış, kucağında asistan kızla yerde otururken düşünme yetisini yitirmiş gibiydi.

1989 yılının son günleri yoğun bir kar yağışını beraberinde getirmişti. Şehri sarmalayan karanlık İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ıssız yerleşkesinde kol geziyordu. Kütüphane binasından yükselen ışıklar kampüsün yegane aydınlık kaynağı gibiydi fakat hayli uzakta kalmıştı. Mühendislik fakültesinden bakıldığında yakamoz ışıkları gibi görünüyordu.

Feza Dorsey fakültenin bodrum katında, gecenin tüm güzelliklerinden mahrum kalmış haldeydi. Başka bir güzellik vardı onun kollarında. Düşünme yetisini felce uğratan bir güzellik... Laboratuvarın karanlık köşesinde sırtını duvara yaslamış otururken kucağında uyuyan kızdan başka bir şey düşünemiyordu.

‘Bir şey yapmalı.’ diye geçirdi içinden. ‘Onu hastaneye götürmem lazım.’

Kendi arabası yanında yoktu, kampüs girişinden fakülteye kadar olan uzun yolu yürüyerek gelmişti. Kızın arabasının da yanında olmadığını biliyordu. Öğlen ona erken çıkmasını söylediğinde kendisi itiraf etmişti. Kampüs girişine kadar yürürse belki bir taksi bulurdu ama kızı hasta haliyle burada yalnız bırakamazdı. Yanına da alamazdı ki… Kahretsin, dışarıda lapa lapa yağan kar vardı!

“Arzu Hanım.” dedi onu hafifçe sarsarak. “Uyanmanız gerek. Siz bu haldeyken taksi bulmaya gidemem.”

Kız belli belirsiz bir şeyler mırıldanarak ona sokuldu. “Gitme…”

Onun kendinde olmadığını anlayınca çaresizce laboratuvara göz gezdirdi. Burada kızı yatırabileceği bir yer yoktu. Sadece sandalyeler ve masalar vardı.

“Sabaha kadar burada kalamayız. Hiç değilse bir yerlere uzanıp istirahat etmelisiniz.”

“Rahatım ben…”

Düşmüş Melekler SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin