11

796 61 63
                                    

Yorgun olan Jimin uykuya daldığında sevimli yüzünü izlemeye başladı Jin. Dolgun dudakları hala kırmızıydı. Teni pürüzsüz ve dokunma isteği uyandıracak kadar parlaktı.

Onu sevmek zor olmazdı Jin için. Eğer izin verirse ona daha çok bağlanırdı üstelik ve bu en son isteyeceği şeydi. Onunla yaşadığı şeyin şakası yoktu üstelik. Bedeni deli gibi bir arzu duyuyordu ona karşı ve dinecek gibi değildi.

Yüzünü saçlarına doğru eğdi bir süre kokusunu içine çekerek.

Aklında çok fazla şey olduğu için uyuyamayacağını biliyordu.
Bu yüzden Jimin dinlenirken yemek hazırlamayı tercih etti ve altına sadece baksırını geçirip odadan çıktı.

Salonda kalan telefonunu eline alarak bildirimlere baktı. Hoseoktan mesaj gelmişti. Bu gece Yoongide kalacağını ve itiraz ederse annesine Seulgi ile yeniden görüşmeye başladığını söyleyeceğini yazarak açıkça tehdit etmişti.

Gözlerini devirdi ve sadece 'tamam' yazdı. Yoongi'nin bir çeşit 'işime karışma' uyarısı mıydı bilmiyordu fakat Jimin ile bu haldeyken eve gelmesini de istemezdi zaten.

Mutfağa ilerledi ve yemek için ne yapabileceğini düşünmeye başladı. Sonu ne olursa olsun, şuanda Jimin onun sevgilisiydi ve olması gerektiği gibi davranacaktı. Bir erkek arkadaş olarak sorumluluk almaktan yeterince kaçtığı için bunu telafi etmeliydi.
Onunla birlikte olduktan sonra yapabileceği başka seçenek de bırakmamıştı kendisine zaten.

Yaklaşık 1.5 saat sonra yemekler ve masa hazırdı. Üzerini giyinip, eczaneye gitmiş ve ağrı kesici hap ile krem almıştı lazım olabileceğini düşünerek.

Eve geri döndüğünde doğrudan yatak odasına ilerledi Jimin'i uyandırmak için. Jin'in yastığına sarılmış bir şekilde uyuyan Jimin'i görünce sevimli görüntüsüne gülümseyerek yatağa girdi ve arkasından sarıldı.

Çıplak omzuna küçük öpücükler kondururken "Jimin-ah? Uyanmalısın artık" diye mırıldanıyordu.

Jimin yastığı bırakıp onun sıcaklığına gömülürken ağzından anlaşılmaz homurtular çıktı. Bu görüntü Jin'in komiğine gitmişti. Gülümseyerek onu rahatsız etmeye devam etti ama kolları hala onu sıkıca sarıyordu.

"Uyan artık. Yemek yememiz lazım"

Jimin zorlukla açtığı gözleriyle ona baktı ve "Rüya mı görüyorum?" diye sordu kendi kendine.

Jin gülümseyerek "Zannetmiyorum" diye mırıldandı ve saçları arasında dudaklarını gezdirdi.

Jimin şişmiş gözlerini araladı ve zorlukla Jin'in yüzüne baktı. Gerçek miydi? Hissettiği sıcaklık ile varlığından dahi şüphe duyduğu adamın yanında olduğu kanıtlamıştı. Vücuduna yayılan güzel hislerle gülümsedi ve kafasını yine boynuna gömerek en sevdiği kokuyu içine çekti.

"Hadi kalkmamız lazım. Duşa girmek istersen bekleyebilirim ama daha fazla tembelliğe zaman ayıramayacak kadar acıktım"

Jimin duyduklarıyla daha fazla uykuyla vakit geçirmek istemediğini fark edip doğrulmaya çalıştı ama ani hamlesi canının yanmasını sağlamıştı. Yüzünü buruşturdu ve birkaç saniye öylece bekledi.

"Iyi misin?"

Jin'in sorusuna sadece başını sallayarak cevap vermişti. Abartılacak kadar değildi acı ama kendisini hissettiriyordu nihayetinde.

"Sen duşa gir. Ben kıyafet ayarlarım sana" dedi Jin yatakta yayılmaya devam ederken.

Jimin ona doğru döndü ve "Önce yemek yesem iyi olacak" dedi zaten dağılmış olan saçlarını daha da dağıtarak.
Hâlâ ayılmaya çalışıyordu. Jin onun bu hâline dayanamayarak doğruldu ve yanaklarından sıkıp dudaklarına kocaman ve sesli bir öpücük kondurdu.

Fake Love #JinMinDonde viven las historias. Descúbrelo ahora