Bölüm 49🍀

9.4K 453 28
                                    

Ey gönül, madem, marifet şarabını içtin, kapat dudaklarını, ilahi sır dökülmesin, Her söze, dağdaki pınarlar gibi coşma öyle, Basiretin derya olur, suküt olursan eğer....

              ~ İbrahim Hakkı ~

\\\\\\\\\\\\\\\\\

Yazardan....

Hayatlar çok acıydı, yitip giden hayatlar vardı, buldukları, itilip sürüldüklerı hayatları kabullenip güzelleştirmeye çalışıyorlardı, bir acı vardı, duyulmayan çığlıklar, affedılmeyen insanlar, telafisi olmayan hatalar, her şey vardı, ne çok şey vardı, acı vardı, hüzün vardı, keder vardı, peki ya mutluluk?

Peyman konağın da gencecik bir can bir hayat yitip gitmişti, Ferhat orda kafasına sıktı ama kendını öldürmedi kendiyle bırlıkte nice canlar orda can verdi, annesi Ferhat diye feryat ediyordu, babası oğluna yanıyordu, serhat içler acısıydı avşinin vicdanı avşine zaten çoktan baş kaldırmıştı genç kadının yaşadıkları filme konu olur kitaplara roman olurdu...

Zilşan günlerce odasında ağlıyordu Ferhata mı? Hayır bahoza! Kocası ona düğün gecesi de dahil hıc bir zaman dokunmamıştı Bı odada ıkı yabancı hiç yere diyordu zilşan hiç yere hem amca oğlu öldü benım yüzümden hem hayatımı mahvettım hem ailemden oldum, zilşan ateşler için de yanıyordu...

Bahoz sevdıgı adamdı gece yarısı kalkıp bahozun koltukta uyumadığını görmüştü, bütün konağı gezip Bahozu arıyordu, gördüğü şokla kala kalmıştı, bahoz kendine özel ayırdığı odada koskoca bir resim yaptırmıştı duvara, bahoz duvara bakıp ağlıyordu zilşan biraz daha yaklaşmıştı odaya kapıyı açınca, Kehrıbarın koskoca fotoğrafı vardı, hemde duvara nakışlanmış, bahoz Zilşandan habersız

"sevdiğim ne oldu bize"

Ağzından bu laf düşmüyordu elını ağzına götüren genç kadın arkasını dönüp terasa çıktı elını ağzından çekip hıçkıra hıçkıra ağlıyordu..

Ağlamak, bir susuş, bir bağırış, bir haykırış değildi, ağlamak, bir iç döküştü, bir kırgınlıktı, bir çaresizlıktı, ağlamak aslında çok şeydi..

Zeynep günlerce odasından çıkmadı, sebebi hikmet ağaydı, Zeynep'e her an bir inelıyıcı laf kullanırdı, zeynebin elındemiydı peki, o kızı için yaşayıp savaşacaktı çünkü küçük avzemin koskoca avşini vardı, genç kadın kocasına..

"Fırat kızımız olacak baban"

"şş Zeyno sen benım herşeyımsin, senden bir parçam var ve bu bana yetiyor daha nice prenseslerımız olacak "

Kocasına sarılan genç kadın bir gün bu düzenin değişmesini ümid etti, peki değişecekmıydı?

Kehrıbar, botana alışmıştı, ona haksızlık ettiğini düşünüyordu kocasıyla beraber yeniden başlama fikri onlara çok ıyı gelmişti, hatta bazen, Kehrıbarla odalarında oturup dakıkalarca susarak birbirlerine bakıyordular, konuşmadan, göz kırpmadan, Kehrıbar ve botan mutluluğu yakalamıştı, Kehrıbarın içinde biraz da olsa ama biraz da küçük bahoz kırıntıları vardı, ama botan bunları tek tek temızlıyordu..

, genç kadının başına gelenleri öğrenen bahoz ne yapacaktı, sevdıgıne inanmaması mı, yoksa onu başkasına terk etmesi mı, yoksa, onu aşalaması mı, hangisine yanacaktı hangisini telafi edecekti, hayat artık barana acımasız olduğu kadar bahoza da acımasızdı, baranın, çektiği acının aynısını çekecekti, çünkü onlar sevdiklerine inanmayan insanlardı, onlar karım, eşim diyecekleri insanlara inanmadılar onlar onları yalnızlığa acıya, dayağa bile terketmiştiler.. Bahoz zilşanla evlendıgıne bin pişmandı ama artık genç adam yaptıklarının bedelini ödeyecekti, zilşan bir gün bahozun onu seveceğine, bahoz bir gün zilşanı seveceğine ınanmalıydı...

AMED DE AŞK CEHENNEMİ (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin