ŞEHİT

4.1K 209 56
                                    

Eda BAYSAL

Mert odadan çıkar çıkmaz tüm koğuşların kapısına serçe vurdu.

"Asker!! Kuşan!! Saldırı var!!"

Bir taraftan da hızla ön çıkışa ilerliyordu. Tam arkasından gelen iki komandoyu ön tarafı korumaları için konuşlandırdı. Kendisi de üçerli korunan mevzilerde eksik kalan Çağanla Devranın mevzisine inmeye başlamıştı. Acı bir haykırışla başını arkasına çevirdi. Nur kolunu tutmuş yoğun ateşe karşı koşuyordu. Ne yapmaya çakışıyordu bu? Tek koluyla o otomatik silahı nasıl kullanacaktı? Bu kadın kesinlikle ölmeyi kafaya koymuştu.

Kız dibinden geçen mermiyle birden duraksayıp iyice eğildi. Endişe Mert'in boğazını güçlü bir el gibi sıkıyordu. Öyle korkuyordu ki ona bir şey olmasından kalbi sıkışıyordu. Hızla ona doğru koşmaya başladı.

"Nur kahretsin dur!!!"

Yanına varır varmaz kızın üzerine atlayıp onu kurşunların hedefinden uzaklaştırdı. Kendini de yuvarlayamadan sırtına ve karnına saplanan kurşunların darbesiyle dizlerinin üzerine çöktü. İki sert darbeyle nefesi kesilmişti. Kulaklarına dolan tek ses Nur'un acı haykırışıydı.

"Mert!!! Hayır!!"

Elleri hemen yeleğine saplanan kurşunlara gitti. Girdiği şokla ne ara yere devrildiğini hatırlamıyordu ama hala ağlayarak onu kenara doğru sürükleyen kadının acı iniltilerini duyuyordu.

Nur adamı geniş kayalarla siperlenmiş mevziye getirdiğinde kolundan eline doğru akan kanları bile umursamıyordu. Göz yaşlarını durduramıyor sinirle görüşünü bulanıklaştıran yaşları elinin tersiyle siliyordu.

Mert'in gözleri yarı açıktı ama sanki tek bir noktaya odaklanmış gibiydi. Adamın yüzünü titreyen elleri arasına aldı. Canı çok acıyordu ama kolunun acısını hissetmiyordu bile. Canı acıyordu... içi öyle kanıyordu ki gözlerinden yaş değil kan akıyordu sanki. Onu kaybedemezdi...Mert'ini kaybedemezdi... daha her şeyi yeni yeni yoluna koyarken bu hikaye böyle başlamadan bitemezdi! O onun Mertiydi...canına candı, doktoruydu, komutanıydı, kurtarıcısıydı...asi Teğmeniydi...

"Mert! Yalvarırım aç gözlerini! Bana bak! Mert!"

Adamın yüzünü tokatlarken bile içindeki acı gücünü tüketiyordu. Vücudunun her zerresi titriyor çatışmaların sesi ona çok uzak geliyordu.

Adamı göğsünden sarsarak hıçkırıklara boğuldu.

"Uyansana adi herif! Beni kendine bağlayıp öylece gidemezsin! Askerlerini bırakıp gidemezsin! Yemin ederim bir daha sözünden çıkmıycam!"

Mert kızın sesini duyuyor ama cevap veremiyordu. Kız onu şiddetle sarsınca sanki içinde boğulduğu karanlık bir denizden çıkmış gibi derin bir nefes aldı.

Nur adam birden nefes alınca gülümsemesine engel olamadı. Hızla uzanıp adamın yeleğinin bantlarını açtı.

Mert üstünden yeleği sökercesine çıkarıp doğruldu. Nur hızla adamı kontrol ettiğinde hiçbir şey yoktu. Yara almamış yelek mermiyi geçirmemişti. Rahatlamayla adamın boynuna sarıldı.

"Şükürler olsun...şükürler olsun..."

Mert kız geri çekilince kanlı elini birden tuttu. Gözlerinde hem öfkeyi hem endişeyi aynı anda nasıl barındırabiliyordu bu adam?

TEĞMENİMWhere stories live. Discover now