YENİDEN

913 55 1
                                    

Mert el birliğiyle onu İkiyakalar'a tekrar Teğmen olarak göndermeye kafayı takmış arkadaşlarına, sevgilisine ve kardeşine baktı. Nur konuyu öğrenir öğrenmez hepsini örgütlemişti ve hepsi de Nur'la aynı görüşteydi. Hep bir ağızdan konuşan gruba sesini yükseltti.

"Bir yere gittiğim yok!"

Herkes bir an susup ona baktı. Tekrar konuşmaya başlayacakmış gibi homurtular duyulunca Mert hızla sözüne devam etti.

"Ben buraya dönerken eski hayatımı ve hayallerimi arkamda bırakarak geldim. Bir daha dönmeyeceğime de yemin ettim. Kendime her şeyi sıfırdan başlayacağıma söz verdim. Hayallerimi baştan inşa ettim ve benim hayallerimin hepsinde sadece bu kadın var." dedi Nur'u göstererek.

"Şimdi gururumu ayaklar altına alıp verdiğim sözleri çiğnememi beklemeyin benden. Doğru Yarbay pişman ama ben bir kez daha onun vicdanı için hayallerimi silmeyeceğim. Hem devletin binlerce Teğmeni var. Eminim şuanki komutan da benim kadar iyidir. O yüzden lütfen siz de kararıma saygı duyun."

Bu uzun soluklu nutuktan sonra konuşmaya cesaret edebilen tek kişi Nur olmuştu. Adam hayallerinin merkezinde sadece onun olduğunu söylediğinden beri yapmak istediği şeyi yapıp koltukta kaydı ve adama sarıldı.

"Seni çok seviyorum ama lütfen acele karar verme. Hepimiz seni düşünüyoruz. İkiyakalar'a dönmesen bile hakettiğin rütbeni geri almalısın."

Mert alacaktı. Bundan adı gibi emindi. Fakat bunu kimsenin ona acımasından değil kendi emeğiyle kazanmak istiyordu.

###

Nur gördüğü kabusla gecenin bir yarısı uyanmış ve bir daha uyumamış düşünmüştü. Rüyasında verdikleri şehitler onlara lanet okuyordu. Mert'i kollarından asılıyorlardı. Nefes nefese baş ucundaki suya uzanıp bir yudum aldı. Şehitlerinin yüzlerini düşündükçe tüyleri diken diken oluyordu.

Bu böyle olmayacaktı. Onlara ihanet edemezlerdi. Mert öyle ya da böyle İkiyakalar'a dönmek zorundaydı. Nur onu ne pahasına olursa olsun ikna etmeliydi. Ondan ayrı kalmak zorunda kalsa bile... Bunu şehitleri için yapacaktı.

Mesai bitiminde kadar Mert'le hiç konuşmadı. Dünkü söylediklerinden sonra adam kolay kolay ikna olacağa benzemiyordu ancak Nur elinden geleni yapmak zorundaydı.

Günü zor bitirmişti. Şimdi ise Mert'in evinin önünde dikilmiş adamın gelmesini bekliyordu. Hava soğuktu ve Nur evin anahtarının onda olmamasına ve adama önceden haber etmemesine lanet etti. Neredeyse bir saattir bekliyordu ve eğer bi on dakika daha gelmezse vazgeçip gidecekti. Tam bu düşünceye kendini alıştırmışken köşeye park eden tanıdık araba dikkatini çekti. Biraz sonra Mert arabadan indi ve üniformasının kemerini düzeltti. Ona doğru yürürken gözü hala arabada olduğu için Nur'u farketmemişti. Nur üniforması içinde yavaş ama geniş adımlarla yürüyen adama hayranlıkla bakmaktan kendini alamadı. Mert kesinlikle onu büyülemişti. Yoksa gözüne antik savaşçılar kadar yenilmez ve Yunan tanrıları kadar yakışıklı gelmezdi. Mert de onu farketti. Göz göze gelince Mert önce şaşırsa da sonra gülümsedi. Hızla gelip kadının kızarmış ellerini tuttu.

"Nurum ne yapıyorsun soğukta burda? Ne zaman geldin? Bana niye haber vermedin?"

Nur elleri adamın sıcak avucunda rahatlarken omuz silkti.

"Süpriz yapmak istemiştim. Geç geleceğini nerden bileyim."

Mert bir kolunu kadının omuzlarına doladı ve onu apartmana yönlendirdi. Kapıyı açıp içeri girdiler.

"Toplantı vardı gülüm. Bilseydim burda olduğunu çıkar gelirdim."

Eve girdiklerinde Nur hemen kaloriferin yanına tünedi. Mert'e kötü kötü baktı ve iyice ısınsana kadar da kaloriferin yanından ayrılmadı. Bir süre sonra Mert elinde iki kupa sıcak çikolatayla içeri girdi.

Nur gülümseyerek adamın uzattığı kupayı aldı. Sıcak çikolata kadar sevdiği çok az şey vardı. Hızlıca bir yudum alırken Mert sevgilisini gülümseyerek izliyordu.

"Ah harikasın!"

Kadının iç çekişiyle Mertin gülümsemesi genişledi.

"Sen de öyle."

Nur bakışlarını Mertin yoğun bakışlarıyla birleştirdiğinde duraksadı. Mert çok aşıktı. Nur gözlerinden bunu anlıyordu. Şimdi bu konuşmayı böyle güzel bakan adama nasıl söyleyecekti?

"Mert konuşmamız gerek."

Kadının aniden ciddileşen yüzüyle Mert kaşlarını çattı. Kanepeye oturup kadına yanını işaret etti.

"Gel yanıma. Konuşalım bakalım komiser."

Nur tünediği yerden kalkıp adamın yanına oturdu. Şimdi gözleri hiç olmadığı kadar ciddi bakıyordu.

"Ben bugün karakolu arayıp konuştum."

Mert kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çattı. Yine de kadının devam etmesini bekledi.

"Her şeyi hallettim. İkiyakalar'a dönüyorsun Teğmen olarak. Yarın. Sabah."

Suçunu itiraf eden bir çocuk gibi tek solukta söyleyivermişti. Mert'in tepkisini beklerken gerilmeden edemiyordu. Mert'in ise yüz ifadesi değişmedi.

"Hayır."

Nur hayretle iç çekti.

"Hallettim diyorum. Yarbayın bir emriyle her şeyi hallettiler. Yarın gitmek zorunda..."

"Nur!!"

Adamın birden parlayan sesiyle Nur yerinden sıçradı. Mert ona şimdi öfkeyle bakıyordu.

"Sana saygı duymanı söyledim değil mi? Bana destek olmanı söyledim. Arkamdan gizlice Yarbayla plan mı yaptın?"

"Mert ben... hayır."

Nur olayın buraya nasıl geldiğini anlamamıştı. O sadece doğru olanı yapmaya çalışıyordu ancak Mert inat etmekte ısrar ediyordu. Onu bu işi gizlice halletmeye mecbur bırakan kendisiydi.

"Ne o zaman Nur? İstemediğimi söylediğim halde beni mecbur bırakmayı mı tercih ettin?"

Suçluluk duygusuyla Nur'un midesi kasıldı. Nur hiç bu şekilde düşünmemişti. Aksine Mert'in dönmek istediğini ancak gurur yaptığı için işlemleri onaylamadığını düşünmüştü.

"Ben düşündüm ki..."

"Ne düşünmüş olursan ol bu yaptığın saygısızlık!"

Nur her ne kadar suçlu hissetse de iyi niyeti için azarlanmaya kabul etmeyecekti.

"Senin iyiliğin için yaptım ben!"

"Yapma!"

Mert birden bağırınca Nur irkildi. Mert bunu farkedip hemen sesini düşürdü. Kızın yüzünü elleri arasında alıp kendine çekti. Nefesleri birbirine karışana kadar yaklaştı ve alınlarını birbirine dayadı. Gözlerini kapadı.

"Anlasana ben seninleyken iyiyim zaten."

Nur adamın ışık hızında değişen ruh halini takip etmekten vazgeçti. Mert sert duygu geçişleri yaşıyordu ve Nur bunu anlayabiliyordu. Kendini sevgilisinin sıcaklığına teslim etti ve o da fısıldadı.

"Ben de geleceğim. Seni bırakacağımı düşünmedin değil mi?"

Mert biraz uzaklaşıp kadınla göz göze geldi. Gözlerinde beliren parıltılar Mert'in bunu duyduğuna rahatladığını gösteriyordu.

"Sen beni bıraksan ben seni bırakmam."

Yumuşakça dudaklarını birleştirdiğinde Nur daha fazla konuşmayacaklarmış anladı. Dudaklarını sevgilisine esir verdi ve adamın sıcak varlığının tadını çıkardı.

Bulduğu kısacık nefesinde adamın dudaklarına doğru fısıldadı.

"Yeniden başlıyoruz."

"Yeniden başlıyoruz." dedi Mert şehvetten koyulaşmış sesiyle.

Bu dönmeyi kabul ettiği anlamına geliyordu.

TEĞMENİMDove le storie prendono vita. Scoprilo ora