🌼 (FİNAL )

451 33 34
                                    


Jimin

Gözlerimi açtığımda başka bir hastane odasındaydım. Etrafıma baktığımda elimi tutan annemi yanımda ki yatakta yatan bayan Jeon'ı gördüm.
Bir anlık neler olduğunu hatırlayamadım. Sonra Jungkook'un yanımda olmadığını farkedince olanlar aklıma geldi. Hemen doğruldum. Baygın yatan bayan Jeon hariç odada ki diğer gözler beni bulmuştu.

"O-oğlum?"

"J-jungkook..."

Anneme dolu gözlerle baktım. Bana çaresizce ve üzgünce bakıyordu. Kimse bişey demeyince kolumda ki serumu sertçe söküp ayağa kalktım.

"Oğlum nereye?"

"Kocama gidicem."

Annemin kollarını üstümden çektim.

"Bırak gitsin..." babamın onu durdurmasıyla durmuştu. Bay Jeon hiç konuşmuyordu. Ağlamaktan hali kalmamış gibiydi.

Hemen odadan çıkıp Jungkook'un kaldığı odaya koştum. Bebeğim korkmuştur şimdi ben bayılınca. Ayağa kalkmasına da izin vermemişlerdir.
Odaya vardığımda odada temizlik yapan görevli iki kadını gördüm. Odadaki banyoya baktım.

"Birini mi aradınız?"

"B-burda eşim kalıyordu. P-park Jungkook adı. Nerde o?"

"Oh... o vefat etmiş malesef. Bize de burayı temizlememizi söylediler."

Olduğum yerde kalmıştım. İnanmadım onlara. Benim bebeğim ölemezdi bir kere.
Hemen danışmaya gittim. Ona da Jungkook'u sordum ama o da öldü demişti bana.
Niye herkes benim bebeğimin öldüğünü söylüyor!
Ölmedi işte o ölmedi!
Ne yapacağımı bilemedim. Koridorda sağ sola döndüm durdum. Yanıma babam gelmişti sonra.

"Oğlum..."

"B-bana onun öldüğünü söylüyorlar baba!"

Ağlamaya başladım.

"Ö-ölmedi o biliyorum!"

Hıçkırıklarımda araya girdikçe nefes almam zorlaşıyordu.

"O-odası boştu. Danışmanda ö-öldü dedi. Morga gidin dedi. E-eğer o-ordaysa çok korkmuştur baba o."

"H-hadi gel ona gidelim oğlum..."

Küçük bir çocuk gibi babamın elini tutmuş ve en alt kattaki morg bölümüne gelmiştik.

Birkaç evrak imzalamıştık. Sonra o dondurucu soğuk hissiyatın olduğu odaya girmiştik. Büyük odada bir sürü numaralı dolap vardı.

Ne yani bebeğimi bir dolaba mı sokmuşlardı? Ama korkardı ki o. Çok korkardı hemde. Şimdi nasıl beni istemiştir yanında...

Adam bir dolabı açıp içinden sedyeyi çıkardı sonra da geri çekildi. Üstü örtük bir beden vardı karşımda. Örtüden uzun kıvırcık tutamlar görünüyordu. Yutkunup sedyeye yaklaştım. Elimi görünen tutamlara değdirdim. Aynı hissiyattı...

Ama o değildi işte.

Örtüyü kaldırdım yavaşça. İşte o an... benim yıkıldığım andı....

Bebeğim yüzü bembeyaz ve solmuş şekilde yatıyordu karşımda.

"H-hayır..."

Elimi yüzüne değdirdim ürkekçe. Buz gibiydi teni. Üşümüştü işte bebeğim. Hasta olurdu şimdi o ama.

Yaşlarım akmaya başlamıştı. Ellerimi birbirine sürtüp yanaklarını tuttum. Onu ısıtmaya çalıştım.

"Ü-üşümüş... üşütmüşsünüz onu. *hıçkırır* neden üstüne kalın bir şey örtmediniz ki?"

Sick~Jikook ✔Onde as histórias ganham vida. Descobre agora