5

339 32 7
                                    

Jimin

Bebeğim bir haftadır yoğun bakımdaydı. Bayan Jeon ile kapının önünde bekliyorduk. Arada Bay Jeon gelip gidiyordu.

Biraz sonra içeri birkaç doktor ve hemşire koşarak gitmişti. Yoğun bakım koridorunda bizim gibi sevdiklerinden iyi haber bekleyen ailelerde ayaklanmıştı.

"Kim Seo'nun (öyle biri varmı bilmiyom) yakınları?"

Başka birisinin ismini duyunca o kişinin ailesi hariç diğerleri -bizde dahil- eski yerlerine geçmişti.
Herkesin sıkıntılı nefesler veriyordu. Sonra o kişi ile ilgili kötü bir haber verilmiş olmalı ki iki kadın ve bir adam bağıra bağıra ağlamaya başlamıştı.
Onları görünce tüylerim diken diken olmuştu. Başımı eğdim hemen. Acı dolu sesleri içinize işliyordu resmen. Kulaklarımı ve gözlerimi kapadım. İçimden 'o iyi' diye sürekli tekrarladım.

Çünkü biliyordum, hissediyordum. O hala nefes alıyor. İçeride savaşıyordu hala güzel eşim...

Birkaç saatte koridordaki iki aile sevdiklerinin ölüm haberini almasıyla bizde dahil kalan aileler daha da gerilmeye başlamıştı.

Emindim... bu hastane koridorlarının duvarları, tüm camii, kilise, tapınak ve diğer ibadethanelerden daha fazla dua duyuyordu. Bazılarının duaları kabul olup şükürlere dönüşürken, bazılarının ki ise kabul olmayıp isyana dönüşüyordu.
Hastane koridorlarında akıtılan yaşlar ise...düşünemiyordum bile.

Saat gece onbire yaklaşırken o lanet kapıdan aynı lanet doktor çıkmıştı yine.

"Park Jungkook'un yakınları?"

Tüylerim diken diken oldu gene. Hemen ayaklandık.

"Biziz?"

Doktor tebessüm etti.

"Hasta uyanmaya başladı. Jimin diye birini sayıklıyor. Kim o?"

Bebeğim beni mi sayıklıyormuş?

"Benim!"

Sesim sevinç ve heyecanın verdiği enerjiyle biraz sesli çıkmıştı.

"Sizi hemşireler hazırlayıp onun yanına getiricek. Hemşireyi takip edin lütfen.Geçmiş olsun."

Bay ve bayan Jeon'a baktım.

"Hadi gir oğlum eşinin yanına."

Kocaman gülümsedim. Hemşireyi takip edip bir odada giyindim. Maskemi de takıp içeri girdik. Birkaç oda sonra minik bebeğimi görmüştüm.

"Kook..."

Yanına yaklaşıp biraz ona doğru eğildim. Bebeğim gözlerini yavaşça açıp bana baktı. Çok yorgun görünüyordu.

"Min..."

Boğuk sesiyle yorgunca baktı yatan miniğim. Güldüm. Yaşlarım istemsizce akmaya başlamıştı. Saçlarını okşadım şefkatle.

"Çok korkuttun beni bitanem... niye daha önce aramadın ki beni. Bak ne hale geldin şimdi."

"Özür dilerim..." tebessüm etip yüzünü okşadım.

"Annenlerde dışarda. Hepimiz seni çok özledik güzelim."

Bir süre bana boş şekilde baktı.

"Onlara..onlara o-onları çok sevdiğimi s-söyler misin?"

Masumca sormuştu fakat ters birşey vardı. Kaşlarımı çattım.

"Tabii söylerim ama sen iyi misin?"

Başını hafifçe salladı.
Maskemi çıkarıp alnını uzunca öptüm. Sonra maskemi geri taktım.

"Jiminie..."

"söyle güzelim."

"B-beni unutma olur mu?"

Söylediği sözle gözlerim doldu.

"Seni nasıl unutabilirim ki? Seni unutmam mümkün değil...*saçlarını okşar * yumuşacık saçlarını, *yanağını okşar * tombik yanaklarını, *gözlerinin altını okşar* kocaman gözlerini... ama en önemlisi de küçük ama kocaman sevgilerle dolu güzel kalbini asla unutamam."alnını uzunca öpüp devam ettim.

"Sen benim ilk ve son aşkımsın. Seni asla unutamam bitanem ben..."

Jungkook'un gözünden birkaç damla yaş aktığında hemen sildim. Hiçbir şey demedi. Ben saçlarını şefkatle okşarken o da beni izledi. Ağzında maske vardı.
Zor mu nefes alıyordu ki bebeğim?

Gülümsedim bebeğime. Ona güç verecek sözler söyledim. Ona, onu ne kadar çok sevdiğimi söyledim çok kez. Yorgun yüzünü öptüm bol bol. Sonunda hemşire artık görüşmenin yeterli olduğunu ve çıkmam gerektiğini söylemişti. İstemeyerek de olsa elini bıraktım bebeğimin. Ona gülümseyip tekrar geleceğimi söyledim.
Sonra odadan çıktım. Annesi hemen ayağa kalkmıştı.

"Nasıl iyi mi o?"

Diyemedim. 'Oğlun çok yorgun' diyemedim...
Başımı salladım.

"Sizi çok sevdiğini söylememi istedi."
Annesi gülümsedi

"ah, bizde onu çok seviyoruz..."

Tebessüm ettim hafifçe.

Bebeğim uyanmıştı. Rahatça bir nefes verip tekrar oturdum koltuğa. Şimdi ise yoğun bakımdan normal odaya alındığı zamanı bekleyecektik.

Dimi Jungkook?

Sick~Jikook ✔Where stories live. Discover now