2

492 38 6
                                    

Jungkook

Jimin'in izinli olduğu bir sabahtı. O uyanmadan kahvaltıyı hazırlamak için aşağı inmiştim. Kahvaltıyı sorunsuz hazırlarken kalbime bir anda giren sancı ile elimde ki süt kutusu yere düşmüştü. Bir elimle direk göğüsümü sıkarken, diğer elimi de buzdolabına dayamıştım. Gözlerimi sıkıca kapamış ve derin derin nefes almaya çalışmıştım.
Bir süre o şekilde ağrımın hafiflemesini bekledim. Biraz daha iyi hissetmeye başlarken yukarı kattaki bir kapının kapanma sesini duymuştum. Hemen yerde ki sütü alıp sanki bir şey olmamış gibi davranmaya başladım. Ama gerçekten de çok zorlanıyordum.

Arada böyle sancılanıyordu kalbim. Fakat ne Jimine belli ediyordum ne de söylüyordum. Arada sırada onunlayken de sancılanıyordu fakat o göğüsüme masaj yaparak ve beni kucaklayıp yüzümü, saçımı ve sırtımı okşayıp bir yandan da kulağıma güzel şeyler fısıldayarak sakinleştiriyordu beni.
Arkamdan belime dolanan tanıdık kollar ile tebessüm edip bedenimi kolların sahibine çevirdim.

"Günaydın~"

Aegyo yaparak konuşmam onun çok hoşuna giderdi.

"Günaydın bitanem"

Dudaklarıma uzun bir öpücük kondurup dağınık saçlarımı düzellti nazikçe.

"Bugün senin için çok güzel planlarım var bebeğim."

Gözlerim heyecanla açılırken kocaman gülümsedim.

"Ne sürprizi!"

Kıkırdayıp çapkınca göz kırptı bana.

"Sürpriz dedim ya hayatım. Söylemem ne olduğunu kahvaltıdan sonra hemen hazırlanıp çıkmamız gerek ama. Yarın sabaha kadar eğlendiriceğim seni ve yanına birkaç parça kıyafet ve mutlaka iç çamaşırı da al."

Dediği şeylerle daha çok meraklanmıştım.

"Yaa ip ucu versen bari?"

"I-ıh olmaz."

Yanağımı sıkıp mutfaktan çıktı.

"Gıcık şey seni!"

Dediğim şey ile salondan gülme sesi gelince istemsizce bende gülümsemiştim.
Hiç zaman kaybetmeden kahvaltıyı hazırlayıp Jimin'i çağırdım. Sohbet ederek
-daha çok benim sürprizini söylemesi için ısrarlarımla geçen- kahvaltımızı etmiştik. Kahvaltıdan sonra Jimin'in dediği gibi yanıma ikimize de birkaç parça kıyafet ve iç çamaşırı almıştım.

Jimin aşağından seslenince heyecanla aşağı inmiş ve birlikte evden çıkmıştık.
Yol boyunca yine gideceğimiz yeri söylemesi için hiç susmamıştım. O ise radyoyu sesimi bastıracak kadar açıp çalan şarkı ile başıyla ve direksiyonda parmağıyla ritim tutmaya başlamıştı. Ben bu yaptığına sinirle somurtarak onu izlerken o ise yüzünde memnun bir gülümsemeyle yola bakıyordu. Arada bana bakıp gülüyor sonra hemen yola bakmaya devam ediyordu.

Birkaç saatlik yolcuğun ardından büyük bol yeşillikli ve tertemiz bir göl kenarına gelmiştik.

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
Sick~Jikook ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora