6//sadece ben

17.2K 1.7K 1.2K
                                    

Nasıl gidiyoruz sizce?

Yorgundum.

O kadar yorgundum ki alnımın ortasında başlayan karıncalanma tüm vücudumu içine çekiyor, başım bedenime ağır gelecek kadar çok ağrıyordu. Bir an önce evime gitmek ve uyumak istiyordum ama Taehyung'u da görmek istiyordum. Asansör bir kat aşağıda durunca adımlarımı Yoongi ve Namjoon'un evine yönelttim. Evde değillerdi. Bu gece yalnız kalmak ve biraz vakit geçirmek için lüks bir otelde oda tutmuşlardı. Bunu yapmadan önce bana ve Hoseok'a uygun olup olmadığımızı sormuşlardı. Günün başında müsaittim ama şu an öyle korkunç bir ağrı ile sınanıyordum ki kafamı gövdemden atsam sorun olmazdı. Yine de günün sonunda Taehyung'u görmenin tüm yorgunluğumu alacağına inanıyordum.

Zili çaldığımda, hemen açmıştı kapıyı Hoseok. Onunla tekrar karşılaştığımızdan beri üç ay olmuştu ve bu geçen zamanda tekrar aynı yakınlığa ulaşmıştık. Sanki hiç gitmemiş gibiydi. Eh, şu hoşlanma işini hiç sormamıştım; aradan o kadar zaman geçmişti ve hâlâ benden hoşlanıyor olması olası gelmiyordu. Bu yüzden konuşmaya gerek duymamıştım. "Hoş geldin."demişti parlak gülümsemesi ile.

"Hoş buldum, hyung. Taehyung nerede?' Ceketimi asıp salona geçtiğimde, Taehyung'un dağıtmış olduğu kitapları dışında bir şey görememiştim.

"Biraz önce uyudu. Aslında seni görmek istiyordu ama uykuya yenik düştü."dedi kitapları toplarken.

Kendimi rahat koltuğa bıraktım. "Onu çok mu yoruyorsun, hyung?"

"Hayır,"demişti kendini yanıma atarken. "Ama hem dersler hem de kendi gelişimi işin pratik yapıyor olmamız onu yoruyor. Hele de dönüşmeye çalışırken çok efor sarfediyor."

"Bir gelişme var mı peki?"

"Pek sayılmaz, henüz kavrayamadı. Dönüşmek hâlâ onun için garip bir durum. "

Taehyung hayatıma gireli çoktan bir yıl olmuştu. Daha önce defalarca kez ne kadar hızlı büyüdüğünden bahsetsem de hâlâ şaşkındım. Çoktan sekiz yaşındaydı. Yaşıtları gibi okula gitmiyor ama evde eğitim görüyordu. Hoseok, onun tüm eğitimiyle ilgileniyor, eğitim müfredatının tamamını veriyordu.

"Hyung, bildiğim kadarıyla kedi insan değilsin. Nasıl olur da bu kadar bilgili olursun?"

Güldü. "Kedi insan değilim ama İngiltere'ye gittiğim dönem, orada koreli bir aile ile karşılaştım ve tahmin et, ne oldu?"

Çok zor bir tahmin olmayacaktı. "Kedi insan mıydılar?"

"Evet ve Taehyung'tan birkaç ay büyük bir de çocukları vardı. Onlar sayesinde bilgimi genişlettim. Hatta buraya onlarla döndüm. Hâlâ görüşüyorum."

Baş ağrım dayanılmaz bir hal aldığı için parmaklarımla şakaklarıma baskı yaptım. "O zaman onu Tae ile tanıştırmalıyız hyung. Hem arkadaşı olur."

Başını sallasa da endişe ile yüzüme baktı. "Neyin var? Başın mi ağrıyor?"

"Evet. Dayanılmaz hem de."

Sırtımı göğsüne yaslayıp "Gel bakalım, buraya."demişti. Uzun ve kemikli parmakları şakaklarıma yerleşmiş, çenesini başıma yaslamıştı. "Sihirli parlaklarım ile alalım bakalım ağrını."

Hoseok'un parmakları dediği kadar vardı. Canımı yakmayacak kadar sert bir şekilde şakaklarımı ovuyor, zaman zaman alnını avuçları ile yokluyor; saçlarımı geriye tarıyordu. Ağrı yerini uyuşukluğa bıraktığında, iyice mayışmıştım. Kendimi Hoseok'a teslim etmiş, gözlerimi usulca kapatmıştım ki kulağımda nefeslerini hissettim. Hemen ardından sesini duydum. "İyi geldi mi?"

meow, darlin | taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin