25🌟Sevgili Civciv

Start from the beginning
                                    

Uzay açılmış mavi gözleri ve aralık kalmış ağzıyla tüm söylediklerimi alık alık dinledi. Sonra kaşları çatıldı ve o da hayali çocuklarımıza döndü. "Canım çocuklarım annenizi dinleyin, kızıyorum bak!"

Bu kez kalakalan ben oldum. Ben delinin tekiydim belki ama uzaylıyı da kendimize benzetmiştik, iyi mi? Kendimi tutamayıp tam gülecektim ki ciddi ifademi korudum. "Uzay ya!" dedim sitem edercesine. "Çocuk yaparken keşke bana da sorsaydın, çok hazırlıksız yakalandım ama ben."

"Ama Asel biz çocuk yapmadık ki," dedi tatlı tatlı. Sarı saçları darmadağın olmuş, yanakları pembeleşmişti. Dudakları zaten her daim kırmızıydı. Şimdi Allah var, çocuk yapılırdı bu civcivle. Yapmışsam bile kesin çok güzel yapmışımdır.

"Niye cıbıldaksın ya o zaman?"

Kendine şöyle bir baktı, sonra yine o mavi boncuklarını bana çevirdi. "Şey... Senin miden bulanmıştı. Üzülme ama üstüme kustun da."

Hmm... Geçerli bir mazerete benziyor ama tam geçememiş.

"Sonra niye giyinmedin bir şey o zaman?"

"Sarıldın bana, ben de canın acımasın diye kıpırdayamadım."

Bu da niye öylesine saçma bir pozisyonda uyandığımın kanıtıydı. Artık nasıl piton gibi sarmışsam çocuğu, uyandığımda kollarım uyuşmuştu ama o belli ki hiç uyumamıştı. Komodinin üzerindeki dijital saat gece üçü gösterdiğine göre, bu saatler demekti. Dudaklarımı sarkıttım. "Sen tüm gece benimle mi uğraştın civciv?"

Düşünceli bir şekilde başını kaşıdı. "Sen hastayken ben uyuyamam ki Asel."

Yine içim yumuşacık oldu ya. Ya ben nasıl bir sevap işlemiş olabilirdim ki güzel Allah'ım bana bu uzaylı civcivi göndermişti?

"Ama ben seni öperim ki," dedim duygulanarak. "Şimdi sen öpmedim diye isyan da edersin ama bak bu sefer seni çok çok öpeceğim civciv. Namus sözü."

Yorganı kenara itip üzerine atlamam ve onu yatağa devirmem bir oldu. İrileşmiş gözlerle bana bakarken yüzüne öpücükler kondurmaya başladım. "Asel," dedi öpücüklerimin arasından gülerken. "Hastasın sen, canın yanar."

"Yanmaz yanmaz!" dedim sırıtarak ve onu öpücüklere boğmaya devam ettim. Zaten artık kendimi hiç hasta da hissetmiyordum. Biraz mide bulantım vardı ama onun haricinde tamamen şarj olmuş gibiydim.

"Asel ama hile yapıyorsun," derken ellerini yüzüne kapatıp gülmeye devam etti ama bu benim öpücüklerimi engellemeye yetmedi. Ellerini, ellerinin kapatmadığı o güzel kafasındaki her yeri öpmeye devam ettim. "Ama ben seni öpemiyorum," diye boğukça isyan etti.

"Öp sen de, bana ne?"

Aman sanki... Canıma minnet!

"Hastasın sen Asel, sen hastayken seni öpersem çok fırsatçı olurum."

Sinsi sinsi güldüm. "Bu durumu kullanmak da boynumun borcudur."

Ellerini hızla yüzünden çektim ve o başını sağa sola çekip öpücüklerimden kaçmaya çalışırken onu bol bol öptüm. "Asel ben XY kromozomu taşıyorum ya hani," dediğinde eee der gibi bir ses çıkardım. "Hani sen de XX kromozomu taşıyorsun ya, çok hoşuma gidiyor ama daha fazla öpmesen mi?"

"Kromozomundan bile öperim seni be!" dedim yanağına sesli bir öpücük bırakarak.

"O zaman seni uyarıyorum," dedi gülerek. "Beni bir daha öpersen fırsatçı olmak zorunda kalacağım."

"Bana meydan mı okuyorsun sen civciv?"

En sevdiğim!

Ellerimi yüzünün iki yanına yaslayıp çenesini ısırdım bu kez. Tam bir kez daha ısıracaktım ki kolunun birini hızla belime sardı, diğeri ise başımın arkasını buldu. Birden beni çevirdi ve bu kez beni öpen o oldu. İlk kez bu ani hareketine şaşırmadım ve ben de onu öptüm. Tıpkı adı gibi bir öpücüğü ile beni uzaya çıkardı ve oradan aşağı bıraktı.

UZAY'LIWhere stories live. Discover now