Cümlesinin sonuna doğru göz devirmeye başladiginda kolunu tutup onu durdum.

" bana bugünlük bu kadar yeter" dedim başıyla onayladığında çektiği yorgan götümün altından kayarken kendimi yatağa bıraktım.

" Eee ne giyeceksin yarın" dedi yorganı üzerine çekip tavana bakarak konuşmuştu.

" bilmem bulurum bir şey" dedim. Aklıma gelen şeyle yastığa koyduğum kafamı kaldırıp Selin'e baktım "Bi lahmacun gömsek aşkımız yemin ederim mühürlenir." Diye eklerken kaldırdığım kafamı tekrar yastığa gömerek gülümsedim " Lahmacunu yeşillikli, seni gelinlikli severim dese"

"Seni fırın küreği ile döverim esin. uyu!"

"Böyle yanına da ayran ama"

"O ayranı döker götünü de..."

Sona doğru kahkaha attığı cümlesine ben de güldüğümde başımı yastıktan kaldırıp omzuna koydum.

#

Koşmaktan soluk soluğa kalmıştım. Düzensiz nefes alıp verirken ormanın tam ortasında durup kendi etrafımda döndüm. Karanlık, sesiz ormanı dolduran tek şey bastığım yerdeki dalların kırılma sesiydi. Şişen diyaframım yüzünden karnımda hissettiğim inanılmaz ağrıya dayanmaya çalışıyorken bir de  ağzımda yayılan kötü bir tatla uğraşıp yüzümü buruşturarak  yutkunuyordum. ellerimi dizlerime götürüp etrafı incelemeye devam ettim.

"Yardım edin!"

Çığlığım ormanda yankılandiginda umutsuzca doğrulup iki yana düşürdüğüm ellerimi sıkarak yumruk yaptım.

"Kimse yok mu!?"

Bu sefer benim sesim ve ayak sesim dışında işittiğim ses o tarafa dönmeme neden olmuştu. yüzünü tam seçemediğim bir adamın beni izlediğini gördüm. İri bir adam bedeniydi  bu. Üzerinde uzun bir kaban vardı. Üşüyormuşcasına çenesini göğsüne gömdüğünde yüzünü tamamen kapatıp  kabanının ceplerindeki ellerini çıkararak iki yana açmıştı.

"Hey" dedim ona yaklaşmak adına bir adım attım. İçimden bir ses ona yaklaşmamamı söylese de bedenim sanki bir mıknatıs gibi ona doğru çekiliyordu.
"Bana yardım eder misiniz? Buraya nasıl geldim bilmiyorum. Kayb..."

Cümlemi bitirmemi beklemeden kafasını kaldırmıştı. Aramızda olan mesafe ve karanlığa rağmen  seçilen yeşil gözlerini direkt olarak gözlerime diktiğinde ona doğru bir adım daha attım. Bu gözleri tanıyordum.

"Yağız?" Dedim " çok korktum. Ne olur gidelim buradan"

"Orada kal"

Yağız'ın tok sesiyle ona doğru atacağım adımı geriye çekip durdum. Hafif yana eğdiği kafasıyla dikkatli bir şekilde yüzüme baktı. Karşımdaki görünüş olarak yağızdı fakat onun gibi bakmıyor, onun gibi konuşmuyordu . Göğsümden yayılmaya başlayan korku tüm bedenimi sararken bir iki adım geriledim. Bu sefer o bana yaklaşıyordu.

"Kimsin sen!" diye bağırdığımda  aramızdaki mesafeyi tamamen kapatıp ellerini boğazıma götürdü. Tırnaklarıyla birlikte bastırdığı sıcak parmakları bedenimin üşümesine neden oluyorken çırpınarak  zoraki konuştum.

"Bırak beni"

Her çırpınışımda tırnaklarını boğazıma biraz daha bastırıyordu

"Esin!"

"Bırak beni!"

"Esin uyan!"

Gözlerimi açıp yattığım yerden doğrulduğumda korku dolu bakışlarla beni izleyen Selin'e bakıp hala acıyan boğazıma elimi götürdüm. Bir kabus görmüş olmalıydım. Kan ter içinde kalmıştım. Sırtım ve ensemde hissettiğim soğukluk irkilmeme neden olduğunda Selin'in uzattığı suyu bir dikişte içip tekrar ona doğru uzattım

AŞKIN GRİ HALİ  Where stories live. Discover now