Sonuçta hayatımda ilk defa bir düğüne baskına gidecektim. Ayrıca birbirini seven iki insanı ayırmak ister istemez içime oturuyordu. Birazcık vicdanımın sızladığını hissediyordum sanırım.
Ama ölecek olanlar sadece bizler değildik. Eğer Jin'i o düğünden kaçırmazsak, o da ölecekti ve o ikisini yine mutsuz bir son bekliyor olacaktı. En azından böyle düşünerek, vicdanımı birazcık olsun rahatlatabiliyordum.
"Korkmuyorum. Bunu yapacağım çünkü değer verdiğim diğer insanların da ölmesini istemiyorum. Birini koruyamadım belki ama diğerlerini korumak zorundayım. Yoksa benim için ölmek çok da sorun değil. Şu halde yaşadığım da pek söylenemez çünkü."
Konuşacağını düşünmediğimden önce şaşırmış ardından da dedikleriyle beraber kalbime bir ağrının saplanmasına engel olamamıştım. O birini kaybetmişti. Hem de çok değer verdiği birini ve bu, berbat bir şeydi.
"Eminim ki, sen elinden geleni yapmışsındır. Yani kaybettiğin kişiyi korumak için..."
Dediklerimle beraber acı bir şekilde gülümsemiş ve az önce kahvesini bitirdiği bardağı ellerinde birkaç tur döndürmüştü. Daha sonrasında ise dediklerime bir cevap verme gereksinimi duymadan ayağa kalkmıştı.
Gözlerim onun üzerindeyken o ise çıkmadan önce bir şey hatırlamışçasına arkasına, yani bana doğru döndü. "Geç oldu, uyu artık. Yarın yeterince yorulacağız zaten. Belki de bu son uykumuzdur..."
İstemsizce dolan gözlerimle beraber arkasından bakarken, birkaç dakika daha kaldım balkonda. Temiz havada sanki son kez duracakmışım gibi, çektim ciğerlerime bütün havayı.
Ama burnuma dolan koku, sadece havanın kokusu değildi. Bu koku, Jungkook'un eşsiz kokusuyla harmanlanmıştı ve bu yüzden gözlerimi kapatıp dudaklarımda oluşan gülümsemeye engel olamadım.
❦❦❦
Rosé'den;
"Evet, prenses! Yanına gelemiyorum uzun zamandır. Şu sıralar doluyum biraz, işlerimi halledeyim geleceğim. Özledim ben de..."
Odanın aralık kapısından telefonla konuşan Jimin'in sesini duyduğumda histerik bir şekilde güldüm ve içeriye girip kapıyı sertçe kapattım. Neden bilmiyorum ama sinirlerim bozulmuştu birden.
"Biz nelerle uğraşıyoruz, sen ne yapıyorsun ya?! Hayır yani, prensesin(!) bekleyemiyor muymuş?! Ayrıca, bu hangisi acaba? Seulgi, Mina, Solar?! Söylesene ya, bu sefer hangisi?!"
Dediklerimle beraber kahkaha attığında gülmesine sinir olarak ellerimi iki yanımda havaya kaldırdım ve, "Pes, doğrusu! Bir de gülüyorsun ya!" diyerek tekrardan aşağıya indirdim.
"Bilemedin, güzelim... Konuştuğum kişi saydıklarından hiçbiri değildi. Bu yenilerden!"
Cümlesini tamamladıktan sonra bir de göz kırptığında kusma isteğimi bastırarak ona iğrenircesine baktım. "Hiç miden bulanmıyor mu ya?! Ne bileyim, her gün başka bir kişi, illaki insanın midesi bulanır yani!"
Kapının önünde duran bana, birkaç adım atarak ulaştığında geriye çekilmedim. Bu cesareti nereden bulmuştum bilmiyorum ama geriye çekilmek istememiştim o an.
Aramızda sadece milimler kaldığında, tam gözlerimin içine bakıyordu. Yüzünü bu kadar yakından incelemek kalbime hiç iyi gelmezken, şu anda hızlanan lanet kalbimi umarım duymuyordur diye düşünmeden de edememiştim.
"Her gün tek bir kişi olsun o zaman hayatımda. Hem böyle senin gibi bir insan olsa fena olmazdı bence. Ya sence Rosé? Sence nasıl olurdu?"
Ne yani, o bana sevişelim mi demek istiyordu şu an?!
"Jimin, anlamadım tam olarak. Ne demek istiyorsun açık açık söylesene sen şunu!" Kızgın sesimi duyduğunda histerik bir şekilde güldü ve omuzlarını kaldırıp indirdikten sonra dolgun dudaklarını araladı.
"Surat ifadene bakılırsa, aklına benim dediğimin dışında çok başka şeyler geldi ve beni yine oldukça yanlış anladın... Hayır, bu dediğimden böyle şeyler çıkartman da büyük başarı gerçekten! Neyse Rosé, hiçbir şey demedim say!"
Sinirli bir şekilde söylenerek odayı terk ettiğinde arkasından bakakaldım. Konu Jimin olunca aklıma bel altından başka hiçbir şey gelmiyordu ve bu sefer çok yanlış bir şey yapmıştım sanırım.
Ellerimi yüzüme götürüp sıvazladım ve bıkkınca bir nefes verdim. Ağlamak istiyordum şu anda çünkü onu sinirlendirdiğim ve yanlış anladığım için kendimi oldukça kötü hissediyordum.
Bu çocuk, gün geçtikçe beni kendine bağlıyordu ve ben, bugün daha iyi anlamıştım ki elimde olmadan onu çok ama çok kıskanıyordum. Bu durumla nasıl başa çıkacaktım ya da kendimi ona nasıl affettirecektim, işte bunu hiç ama hiç bilmiyordum.
༄༄༄
YOU ARE READING
Endless Loop
Fanfiction"Sadece sen değil, rüyanda hikayelerini gördüğün herkes sırayla ölecek. Belki bir intihar, belki de bir trafik kazası... Ama bir şekilde hepsi ölecek!" ༄ Sonsuz Döngü • Bts❦Bp ༄ Jinsoo • Liskook • Jirosé • Yoonnie ༄ Başlangıç Tarihi: 08.05.2020 ༄ Bi...
