Endless Loop

•8•

༄༄༄

Jisoo'dan;

"Lisa?!"

Gördüğüm kişiyle beraber yaşadığım şoku tarif bile edemezken, Lisa ise kaşlarını çatmış bir şekilde ona garip garip bakan beni inceliyordu.

"Adımı nereden biliyorsunuz?"

Şaşırdığı her halinden belli olan bir tınıyla sorduğu soru karşısında kafamı iki yanıma doğru sallayarak, bir nebze olsun kendime gelmeye çalıştım.

Namjoon'un dün, Jin gittikten sonra söylediği şeylerden biri aklıma gelmişti. 'Rüyanda gördüğün kişilerin hepsiyle olmasa bile en azından büyük bir çoğunluğu ile karşılaşacaksın.'

Aynen böyle demişti ve o, ne derse yavaş yavaş oluyor olması iyice içimin ürpermesine sebep oluyordu. Bu işin sonunda bir ölümden bahsetmişti ve ben, bu yaşananlar yüzünden şu anda kafayı yemediğim için şaşırıyordum doğrusu.

"B-ben..."

Ne demem gerektiğini ya da ona ne anlatmam gerektiğini bilmiyordum. Hem tüm bu yaşadıklarımı ona anlatmaya kalksam büyük ihtimalle deli olduğumu falan düşünürdü.

"Evet, siz?"

Bir cevap beklercesine suratıma bakarken hafifçe kafamı iki yanıma sallayarak toparlanmaya çalıştım ve sesimin çatallaşmış bir şekilde çıkmaması için boğazımı temizleyerek gözlerimi tekrardan ona doğru çevirdim.

"Sizi, bir süredir rüyamda görüyorum."

Dediklerimle beraber hemen yanımda duran Ye Na'nın gözleri kocaman açılırken, Lisa'nın da ondan pek bir farkı yoktu. Ben ise ne dediğimin daha yeni farkına varmıştım ve bu yüzden ellerimi yüzüme çıkararak sıvazlamaya başladım.

Oldu olacak, yakında öleceksin falan deseydin Jisoo! Hayır, belki daha az şok olurdu kız!

Lisa, hâlâ şaşkınca bana bakarken, "Ne?!" demeyi de ihmal etmemişti. Kız o kadar haklıydı ki şaşırmakta, sonuçta hiç tanımadığım biri de bana pat diye seni rüyamda görüyorum dese ben de aynı bu şekilde şaşırırdım.

"Birazcık zamanınız var mı acaba? Ayaküstü anlatabileceğim bir şey değil de."

Dediklerimle beraber gözlerini kolundaki saate çevirdi. Bıkkınca bir nefes vererek, "Yetişmem gereken acil bir toplantı var. Şu anda hiç zamanım yok ne yazık ki." diyerek ellerini saçlarına çıkartarak düzeltti.

"Tamam o halde, yolda konuşsak olur mu? Bir an önce konuşmamız gerekiyor çünkü."

Kabul etmesi için neredeyse yalvaracakken pek istekli olmasa da kafasını aşağı yukarı sallamış ve kapıya doğru ilerlemişti. Önlüğümü hemencecik çıkarttım ve Ye Na'ya doğru döndüm.

"Beni bir iki saatliğine idare et olur mu?"

Beni kafasıyla onaylayarak, eliyle gitmem için işaret ederken ona gülümsedim ve dışarıya çıkan Lisa'nın yanına doğru ilerledim. Rüyalarımda gördüğüm halinden biraz daha farklıydı.

Yani biraz daha kendini salmış ve umursamaz bir haldeydi sanki.

"Evet, sizi dinliyorum. Umarım mantıklı bir açıklamanız vardır. Yani oldukça şaşkınım çünkü şu zamana kadar hiç kimseyle böyle tanışmamıştım."

Dedikleriyle hafifçe tebessüm ettim ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladım. "Ben bir süredir hiç bilmediğim, hiç tanımadığım insanları rüyamda görüyorum ve o kişilerden birisi de sizsiniz."