Endless Loop

•12•

"Bu saçmalık! Başka hiçbir şey değil tamamen saçmalık!"

Yoongi, sinirli bir şekilde ayağa kalkmış ve kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı ki bir elin onu durdurmasıyla olduğu yere sabitlenmek zorunda kaldı. "Evet bence de saçmalık ama gitme yine de, lütfen..."

Jennie'nin dedikleriyle beraber Yoongi, hafif şaşkın bir surat ifadesiyle ona bakmaya başlamıştı. Bu sırada Taehyung'un ise yüzünün düştüğü, 100 metre öteden bile anlaşılabilirdi.

Pekala, bu konuyu sonra da deşebilirdim çünkü şu anda daha önemli meselelerimiz vardı. Ne bileyim, mesela bizi kurtaracak olan gerçek aşkım yakında evlenecekti. Bence şu anda asıl düşünmem gereken konu da buydu.

Yoongi, onun dedikleriyle beraber birkaç saniye sonra şaşkınlığını üzerinden atmış ve tekrardan yerine geçerek oturmuştu. Ayrıca az önce kaplan kesilen halinden hiçbir eser kalmadığını ve uysal bir kediye dönüştüğünü de söyleyebilirdim.

"Peki, sadece bu kadar mıyız? Başka birileri daha var mı? Ayrıca tüm bu yaşananlar tesadüf olamaz mı? Yani, o insanların ölümünden bahsediyorum."

Young Hee'nin üst üste sorduğu sorular üzerine diğerleri de başını sallayarak onu onayladığında, "Bahsettiği 12 kişinin ve de kendisinin bu kadar kısa bir zaman diliminde ölmesi, tesadüf olamayacak kadar gerçek ne yazık ki..." diyen Namjoon ile beraber, kalan son umut ışığı da tuzla buz olmuştu.

"Nasıl kurtulacağız o zaman? İllaki bir çözümü olmalı değil mi?"

Lisa'nın dedikleriyle beraber Namjoon önce bana bakmış ardından da gözlerini tekrar Lisa'ya çevirmişti. "Ben o hastamdan sonra bu olayla ilgili çok araştırma yaptım. Aklınıza bile gelmeyecek kitaplara, ansiklopedilere baktım ve tamamen kendi fikrimce bir şey buldum."

"Nedir peki?" Taehyung'un yönelttiği soru üzerine diğerleri de meraklı gözlerle Namjoon'a bakıyorlardı. Jungkook'lara gece boyunca bu gerçek aşk mevzusunu falan da anlattığım için az çok biliyor sayılırlardı. Ama Jin'den onlara da bahsetmemiştim, belki de bahsedecek gücü kendimde bulamamıştım diyelim.

"Gerçek aşk... Bakın, tüm bu yaşananlar aslında basit bir rüyadan ibaret değil. Bu rüyalar diye bahsedilen şeyler, aslında o anlattığı kişilerin başka başka hikayeleri yaşadıkları paralel evrenlerdi. Ama sorun şu ki; bu hastam, paralel evrenlerde her daim aşık olduğu kişiyi gerçek hayatta asla bulamadığını söylerdi bana. Yani gerçek aşkı sadece rüyalarında saklı kalmıştı."

Aklıma Jin'in gelmesiyle sertçe yutkundum. Evet, ben onu bulmuştum ama yakında evlenecekti ve ne yapmam gerektiğini asla bilmiyordum.

"Hastam ve o bahsettiği insanlar öldükten sonra ise araştırma yaparken aşık olduğu kişinin de kim olduğuna bakmıştım. O adamın, diğerlerinin ölümünden birkaç yıl önce öldüğünü görmüştüm. Yani ona hiçbir zaman ulaşamadı ve ulaşamadığı için de hepsi bu dünyadan tek tek silindiler. Belki de sadece bu dünyadan değil, diğer paralel evrenlerden de silinmiş olabilirler. Yani aslında, tamamen yok oldular diyebiliriz... Benim kendimce çıkardığım sonuç bu işte."

Dedikleriyle beraber hepsinin gözleri birbirinin üzerinde gezinirken, Jimin'in tedirgin sesini duyduğumda gözlerimi ona doğru çevirdim. "İyi de, nereden bulacağız ki Jisoo'nun gerçek aşkını? Bu samanlıkta iğne aramaktan daha da zor bir şey, farkında mısınız?!"

Diğerleri onu kafasıyla onaylarken, Namjoon ile göz göze gelmiştim. Benim açıklamamı bekliyormuşçasına bakıyordu gözlerimin içine. Ben ise gözlerimi bir iki saniyeliğine kapattım ve daha sonra tekrardan açtım.

"Aslında, bulduk sayılır..."

Hepsinin şaşkın gözleri bana dönerken, Ye Na'nın yavaş fakat çaresizce kendini koltuğa bıraktığını görmüştüm. O kadar ümitsiz vakaydık ki, bir çözüm bile üretemeyecek durumdaydık sanırım.

"Nasıl yani? Çok iyi o zaman! Gidelim ve ona da her şeyi anlatalım. Sonuçta biz bile inandıysak onu da inandırırız ve herkes mutlu mesut yaşar."

Rosé'nin dedikleriyle beraber bıkkınca bir nefes verdiğimde Namjoon, benim yerime olayı açıklamaya başlamıştı. "O kadar basit değil ne yazık ki... Jin, yani benim doktor arkadaşım ve aslında Jisoo'nun gerçek aşkı olan kişi, iki gün sonra evleniyor."

"NE?!"

Namjoon'un dedikleriyle beraber birçok kişinin ağzından bu kelime dökülürken, ben ise elimle yüzümü sıvazlıyordum. "Ölmek üzereyiz ve yapacak hiçbir şeyimiz yok mu yani?! Bizi kurtaracak tek kişi de evleniyor öyle mi?! Siz ciddi misiniz?!"

Taehyung'un sinirle söyledikleri karşısında Namjoon, "Aslında benim aklımda bir fikir var ama ne kadar doğru olacaktır, hiç bilmiyorum." diyerek herkesin şaşkın bakışlarını üzerine çekmişti.

"Ne gibi?" diyerek bu soruyu hepimizin adına soran Rita ile beraber Namjoon birkaç kere gözlerini kırpıştırmış ardından da hafifçe yutkunarak, ben de şok etkisi yaratacak o kelimeleri bir bir söylemeye başlamıştı.

"Düğün baskını yapacağız ve Jin'i o düğünden kaçıracağız..."

༄༄༄