"Kızım, kalksana ya! Kaç dakikadır bir sırıtıyorsun, bir şaşırıyorsun, bir üzülüyorsun falan. Artık ne görüyorsan rüyanda yani..."

Dedikleriyle iyice sinirlerim tepeme çıkarken, kafamı tekrardan kaldırdım ve ona doğru döndüm. "Ye Na, uğraşma benimle. Hadi canım, hadi bebeğim, hadi güzelim! Git işine ya!"

Zaten şu gördüğüm rüyalar benim sinirlerimle yeterince oynarken, bir de onun böyle dalga geçmesi iyice kızdırıyordu beni. O da ciddi ciddi sinirlendiğimi anlamış olacak ki, sesini yumuşatarak konuşmaya başladı.

"Yine mi o rüyalardan gördün balım?"

Onun sorusuyla beraber kafamı salladım ve derin bir nefes aldım. Yaklaşık, 7-8 aydır bu tarz rüyalar görüyordum. Yani bu tarz derken, aslında gerçek olmayan ama sanki gerçekten de yaşanmış hissi veren rüyalar.

Hayatım boyunca hiç böylesine bir şey yaşamamıştım. Bir de garip olan tarafı sadece kendimi değil, hiç tanımadığım bir sürü insanı ve de onların hayatlarını görmemdi. Gerçi bu gördüklerim onların hayatları mıydı işte bundan da emin değildim.

"Bu sefer hangisini gördün? Lisa? Namjoon?"

Onun sorusuyla beraber daldığım düşüncelerden çıkarken kafamı iki yanıma salladım ve, "Jin ile kendimi gördüm bu sefer." diyerek kafamı hafifçe ellerime yasladım.

"Desene, bu sefer de rüyanda çok değerli 'bal kabağını' görmüşsün."

Hunharca kahkaha attığında bu sefer kızmak yerine ben de onun gülüşüne eşlik ettim. Sonuçta iki sevgilinin, birbirlerine 'bal kabağı' diyerek seslenmeleri oldukça ironikti.

"Ağlanacak halime gülüyorum ya, Ye Na... Her gün başka bir dünyadayım sanki. Her gözümü kapadığımda başka bir hikaye geliyor gözümün önüne. Bir bakıyorum ikizim olan Taehyung diye bir herifle oradan oraya ışınlanıyorum. Bir bakıyorum, muzlu süt içip hiç tanımadığım ama aslında garip bir şekilde çoğu şeyini bildiğim Jennie'nin yanında kafayı buluyorum. Bir bakıyorum, dünyaca ünlü bir idolüm ve şarkı çıkartmak için grup arkadaşlarımla beraber neredeyse gece gündüz çalışıyoruz. Bir bakıyorum, pasta şekeri almak için gittiğim bir market soyguna uğruyor ve sözde her hikayede hayatımın aşkı olan Jin, beni bir şekilde kurtarıyor."

O kadar birikmiştim ki bu konuda, daha hâlâ söylemediğim ama rüyalarımda gördüğüm ve de yeni yeni göreceğim birçok şey vardı sanırım. Sadece, bu gördüklerimin hepsini söylemeye kalksam anlatmayı bitiremezdim.

Gerçekten ben anlayamıyordum... Ne yaşadığımı, neden böyle şeyler gördüğümü ya da bu insanların kim olduğunu hiç ama hiç anlayamıyordum.

Rüyalarımda Ye Na'nın da olması ayrı bir garip geliyordu çünkü gördüğüm diğer insanların hiçbirini tanımıyorken, tanıdığım birini görmek garip hissettiriyordu işte böyle bir durumda.

"Jisoo, bak ben bunu deyince kızıyorsun ama sence de profesyonel bir yardım almanın vakti gelmedi mi hayatım? Hem bunun için illa deli olmak zorunda değilsin ki. Sadece rahatlamanı ve de bu durumdan bir an önce kurtulmanı istiyorum ya ben."

Dedikleriyle beraber gözlerimi devirdiğimde kızdığımı fark etmiş olacak ki beni ikna etmek için tekrardan konuşmaya başladı. "Jisoo, Tanrı aşkına ya! Rüyalarında, şu zamana kadar bir kere bile görmediğim Hoseok adlı bir herifle sevgili olduğumu söylüyorsun. Ayrıca bu diğer dediklerinin yanında en normali falan olabilir. Sence iyi durumda mısın şu anda? Lütfen, çocuk gibi davranmayı bırak artık!"

"Ayrıca bir de, inek öğrenciydin sen rüyamda diyorsun. Ben kim inek öğrencilik kim gözünü seveyim ya?! Sence azıcık derslere kafam bassaydı şu anda, bu kafede garsonluk yapıyor olur muydum?!"

Ye Na, çenesi düşmüşçesine ardı ardına konuşmaya devam ederken onu takmamaya karar vererek, yerimde esnedim ve ayağa kalktım. Saat 8'e yaklaşıyordu ve müşteriler kahvaltılık bir şeyler almak için gelmeye başlarlardı birazdan.

"Ben kime ne anlatıyorum ya zaten?! Aman, ne halin varsa gör! Bana da gelip, acı çekiyorum Ye Na, bıktım artık bu durumdan Ye Na diye mızmızlanma o zaman!"

Dedikleriyle beraber ona doğru dönerek sinir bozucu bir şekilde gülümsedim ve kafamı aşağı yukarı salladım. Ye Na, benim bu hayattaki değer verdiğim tek insandı ama o bile bazen ne yazık ki sinirlerimi yerinden oynatabiliyordu.

Ayrıca, oldukça da tatlı ve güzel bir kızdı Ye Na. Kahverengi saçlarıyla, belirgin yüz hatlarıyla ve de hoş fiziğiyle beraber birçok erkeği etkileyebilecek bir kızdı.

Artık daha fazla oyalanmamaya karar vererek düşüncelerimden sıyrıldım ve de hemen yan tarafımda duran paspası elime alarak yerleri silmeye başladım. Bazen gerçekten de çok düşünmekten kafayı yiyecekmişim gibi hissediyordum.

En kötüsü ise, uzun zamandır uyumaktan korkuyordum ben. Rüyamda iyi şeyler görürken sevincini içimde hissettiğim gibi, kötü şeyler görürken de acısını içimde hissediyordum ve bu durum beni oldukça yıpratıyordu.

Bu durumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum fakat bir an önce kurtulabilmeyi ve artık gerçekten de rahat bir nefes alabilmeyi fazlasıyla istiyordum.

༄༄༄

Endless LoopOnde histórias criam vida. Descubra agora