#Bölüm 30#

13.4K 930 493
                                    

Nilperi Arca'dan

"İşte pankekler de geldi!"

Servis tabağını masanın tam ortasına bıraktıktan sonra yerime geçip oturdum. Tabağıma masada ne var ne yok koyduktan sonra yemeye başladım.

Ailecek harika bir pazar sabahı geçiriyorduk. Öncelikle güne geç başlanmış, doya doya uyumuş ve biraz yatak keyfi yapmıştık. Ardından balkona güzel bir kahvaltı masası hazırlamıştık.

Yaptığım pankekleri beğeni dolu sesler çıkararak yiyordum ki babam, "Bugün herkes evde olsun," dedi ikizimle bize bakarak. "Biraz birlikte vakit geçirelim. Geldiğinizden beri sürekli çocuklarla berabersiniz."

Haklıydı.

Her gün olmasa da haftada en az iki kez bizimkilerle buluşuyorduk ve birbirimizden nasıl sıkılmıyorduk anlamıyordum. Ama buluştuğumuz her günden son derece zevk alıyordum. Kimi zaman sahile gidip çimenlere serdiğimiz örtünün üzerine oturup oyun oynuyorduk, kimi zaman bir kafeye gidip bir şeyler içiyorduk, kimi zaman da kimin evi müsaitse orada toplaşıyor ve öylece oturuyorduk. Ve her seferinde konuşacak bir şey bulamıyorsak bile boş geyik muhabbeti yapıyor yine de eğleniyorduk.

Tabii bizimkiler haricinde bir de sadece sevgililerimizle ya da kız kıza buluşmalarımız da oluyordu. Ama artık onların çoğunu da evlerde gerçekleştiriyorduk. Çünkü bizimkiler artık dışarıya para yedirmemize çoktan isyan bayrağı çekmişlerdi. Koray amcamın fazla dolduruşuna gelen babam, "Biz siz kafe sahiplerini zengin edin diye mi gece gündüz nöbete kalıp para kazanıyoruz?" diye söylenmişti. Ve eminim ki bu sözler Koray amcamındı.

Her neyse. Sonuçta artık ev ortamlarında takılıyorduk.

''Arca şekeri uzatır mısın?''

Sol elini yumruk yaparak çenesine yaslamış, sağ eliyle de tabağındaki domateslere işkence çektirirken, uyku mahmurluğuyla bana bakan sevimli ikizimi ikiletmedim. Şekerliği uzattım, hatta uzatmakla kalmayıp bir de onun rahatını bozmasına izin vermeden iki kaşık şekeri bardağına attım. Şaşkınca bana baktı. Tabii bir tek şaşıran o değildi. Annem, ''Hayret! İlk defa kedi köpek gibi didişmeden kahvaltıda yardımlaşıyorsunuz.'' diyerek laf sokmadan da duramadı. Babam da ona katıldığını belli etmek için güldü.

Canım biz de her sabah kavga etmiyorduk ki. Bu abartı neydi?

Tamam, ediyorduk ama bazen. Mesela kahvaltıda etmiyorsak akşam yemeğinde kavga ediyorduk. Dolayısıyla her sabah kavga olmuyordu. Bu üstün (!) çıkarımıma güldüm. Sabah sabah yine saçmalıyordum işte.

''Tuzu da uzatır mısın?''

Enis Acar da zararlı ne varsa kullanıyormuş sofralarda. Önce şeker, şimdi tuz...

Tatlı tatlı gülümseyip önümdeki tuzu onun önüne bıraktım ve kahvaltıma devam ettim. Yaklaşık yarım saatten fazla süren kahvaltı faslından sonra-çay keyfi yapmıştık da- sofra toplamayı Enis Acar'a kitleyip duş alma bahanesiyle yukarı kaçtım.

Önce odamı toplayıp havalandırdım. Ardından duştan sonra giyeceğim kıyafetleri çıkardım ve telefonumdan müzik listeme girip sevdiğim grubun şarkılarından birini açtım. Ardından banyoya girdim. Kısa sürede çıkıp giyindikten sonra soluğu salonda almıştım.

''N'aber?'' Koltukta oturan Enis Acar'ın arkasına geçip ıslak saçlarımla yüzüne vurmaya başlamıştım. Geri çekilmem için hafifçe saçımı çekti. Acımasa da acımış gibi yaptım. ''Niye canımı yaktın sen şimdi?''

''Acımadı ki. Acısa bağırırdın.''

Tüm dikkati telefonundaydı ama yine de bana cevap vermeyi es geçmemişti. Düzgünce yanına gidip oturdum ve sağ koluna sarılıp ona sırnaşmaya başladım. ''Annemler nerede? Ve sen ne yapıyorsun?''

Bir İçim Su| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin