#Bölüm 22#

19K 1.1K 264
                                    

İyi okumalar :)

"An-ne!"

"Anne yok kuzum, abla var."

Korcan, ona uzattığım kaşığı eliyle ittirken tekrar, "An-ne!" diye konuştu. Sabırla iç çektim ve gülümseyerek yeniden kaşığı uzattım. "Ablacığım, istersen beni delirtmeden mamanı ye. Anne birazdan gelecek."

"Iıııh!"

İttirilen kaşığın içindekiler bu sefer üstüme döküldüğünde ayaklandım. Sabrım buraya kadardı.

"Ama Korcan ya!"

Bizim küçük yaramaz, benim sinirlenmemden zevk almış olacak ki, kıkır kıkır gülmeye başladı. Ellerimi belimin iki yanına koyup ona baktığımdaysa yine gülmeye devam etti.

Altta iki ve üstteki iki dişi açığa çıktığında dünyanın en tatlı görüntüsüne kayıtsız kalamadım. Kollarımı mama sandalyesinde oturan kardeşime uzattım ve onu kucağına aldım.

"Yemeğini de yemedin. Abla ne yapsın sana şimdi? Süt mü içirsem?"

"Aba."

"Aban kurban olur sana," derken burnumu mis kokan boynuna gömmüş, derince soluklar alıyordum. "Hadi. Sana süt yapalım."

Korcan'ı kucağımda bir kez hoplatıp onu tekrar güldürdükten sonra mutfağa doğru yürüdüm. Kucağımdaki minnoş da bir yandan eline doladığı saçlarımı çekiştiriyordu. "A-ba."

"Abanın saçlarını biraz daha çekiştirmeye devam edersen, aba diyecek bir ablan olmayacak."

Küçük beyefendi bebek diline özgü bir şeyler mırıldanırken, ben de sütünü yapmaya başladım. Sol kolumla Korcan'ı, sağ elimle de biberonu tutuyordum.

Biberonun içine gerekli miktarda mama koyacağım sırada zil çaldı. Gelen kişi muhtemelen annemdi. Evden çıkalı iki saati geçmişti ve Korcan'la beni daha fazla yalnız bırakmak onun zararına olurdu. Anlaşmamız böyleydi: Küçüğümüze baktığım her saat başı rüşvet alıyordum.

Çalmaya devam eden zili susturmak için-sanki ben böyle söyleyince susacaktı- "Geldim, geldim!" diye bağırdım. "Patlamayın lütfen."

Kapının kolunu indirip açtığımda, yüzüme bir kova buzlu su dökülmüş gibi oldum. Zira karşımda gördüğüm kişi-ler ben de şok etkisi yaratmıştı.

Gördüğüm şeylerin gerçek olduğunu anlamak amacıyla gözlerimi kapayıp yavaşça açtım. Manzaram aynıydı. İki adet sırıtan yüz.

"Bizi içeriye almayacak mısın?"

Duyduğum sesle birlikte birden çığlık atıp yerimde zıplamaya başladım. Ben bağırdıkça Korcan ağlıyor, ben zıpladıkça o sarsılıyordu. "İnanmıyorum! İnanmıyorum! İnanmıyorum! Allah'ım! Gelmişsiniz!"

Bir zırdeliyi andıran görüntümle sevinç çığlıkları atmaya devam ederken, çiçeem alelacele içeriyi girip kucağımdaki yavruyu aldı. Kollarım boşalır boşalmaz da kendimi biricik sevgilimin-pardon, müstakbel kocamın-kollarına attım.

Enis Acar belime doladığı kollarını daha da sıklaştırırken, "Çok özledim, süslüm benim," diye söyleniyordu. Ben de ağzımı açıp iki kelam etmek istemiştim, ama aşırı mutluluktan kafayı yemek üzereydim.

Bir İçim Su| Yarı TextingWhere stories live. Discover now