#Bölüm 12#

26.1K 1.7K 260
                                    

Sırma'dan

''Sırma, kalk!''

''Kız kalk! Çeyiz alışverişine gideceğiz!''

''Sırma! Kime diyorum ben?!''

Halamın sesini sağır sultan bile duymuşken, benim duymamam imkansızdı. Ama yine de bir umut duymamayı dilerdim.

Yastığıma iyice sarılırken, ''Ben evlenmiyorum,'' diye mırıldandım. ''Ne çeyizi?''

''Benim çeyizim, alık yeğenim!'' diyen halamın bağırarak yorganımı çekmesi bir oldu. Şortlu pijama takımımın açıkta bıraktığı kollarım ve bacaklarım soğuktan ürperirken sızlandım. On beş tatile girmiştik ve ben uyuyamıyordum. Bu haksızlıktı. ''Niye ben ya? Niye?''

''Çünkü annen hamile ve ayakları ağrıyor. Geriye babaannen ile sen kalıyorsun.''

''Arkadaşlarınla çık?'' diye tavsiye verdim. Halam ofladı. ''Hiçbir adetten haberin yok, değil mi?''

Gözlerimi araladım ve halama baktım. ''Her gün evleniyor gibi mi gözüküyorum?''

''Genel kültür bunlar.''

Kpss sorularını çeyiz adetlerinden oluşturuyorlardı herhalde.

Halam benim boş bakışlarıma daha fazla dayanamamış olacak ki kolumdan tuttu ve çekiştirdi. İstemeye istemeye kalktım. Çiçeem ve yakışıklı prensim burada yoktu ve ben nelerle uğraşıyordum.

Banyoya gidip sabah rutinimi gerçekleştirdikten sonra üzerime bir şeyler geçirdim. Odamdan çıkacakken gözüm masamın üzerinde bulunan malzemelerime takıldı. Keyfim yoktu ve hiç yüzümü boyamak istemiyordum. Onlara uzaktan özlem dolu bakış attıktan sonra odamdan çıktım ve koridora doğru, ''Halaaaaaaaaaaa!'' diye bağırdım. ''Hazırım ben!''

Dış kapıya doğru yürürken halam mutfaktan çıktı. Kapıyı açıp ayakkabılarımızı giydik ve çıkmaya yeltenirken burnumuzun dibine girmiş, bize öfkeli gözlerle bakan babama rastladık. Heh, nöbetten çıkmış bir Koray Doğan bu hayatta, rastlamak istemeyeceğiniz biriydi. İçimden bildiğim tüm duaları sıralamaya yeltenmişken halam, ''Dünyanın en yakışıklı abisi!'' diye çığırdı.

''Yılışma Arya! Kızımı alıp nereye gidiyorsun bu saatte?''

''Nişan alışverişi...''

Halam, o kadar kısık sesle konuşmuştu ki yanı başında olan ben bile duyamamıştım. Babamın duymayacağını düşünürken babam beni yine (!) yanılttı. Ah be Koray Başkan...

''Kimin nişanı?''

''Benim nişanım,'' diye cevapladı halam yine kaçmış sesiyle.

''Uykusuzluk başa vurmuş. Duyduklarımı yanlış anlıyorum.''

Halam, ''Abi ne yan-'' derken babam sözünü kesti. ''Kahvaltıya gidiyorsunuz, eve geliyorsunuz. Görüşürüz.''

Babam bir daha bir şey söylememize izin vermeden nazikçe bizi itekledi ve ayakkabılarını çıkartıp eve girdi, kapıyı kapattı. Biz de şak diye yüzümüze kapanan kapıyla öylece kalakaldık.

''Senin bu baban yuva kurmamı engelliyor!''

''Annemin hamilelik hormonlarından o da faydalanıyor. Çokta kafaya takma.''

''Şu çocuk bir doğsaydı! Delireceğim!''

Yalnız değilsin halacım.

*****

Ayaklarıma resmen kara sular inmişti. Saatlerdir o mağaza senin bu mağaza benim geziyorduk ve artık yürümeye mecalim kalmamıştı. Babaannemin koluna girdim ve kurumuş dudaklarımı ıslatıp konuştum. ''N'olur eve gidelim artık!''

Bir İçim Su| Yarı TextingWhere stories live. Discover now