#Bölüm 16#

20.8K 1.4K 300
                                    

Merhabalar! Nasılsınız bakalım?

Okullar açıldı. Yeni öğretim yılı hepiniz için hayırlı ve uğurlu olsun. Umarım harika bir yıl geçirirsiniz. 💜

Bölüm cuma günü gelecekti ama cenazemiz vardı ve şehir dışına çıkmak zorunda kaldım. Yeni bölümü yazabileceğim bir ortam olmadığı için ben de yazamadım. Anca bugüne yetiştirebildim maalesef. :(

Biraz kısa oldu ama bu cuma yine bölüm geleceği için idare edebileceğinizi düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın. 😻

Berkant'dan

Tüm ailelerin bulunduğu salonda otururken son derece keyifliydim. Sonuçlar açıklandıktan sonra hep birlikte Argün Amcamlarda toplanmayı uygun görüp  cümbür cemaat eve doluşmuştuk. Eh, biz de çok şükür istediğimiz yerleri tutturup muradımıza ermiştik. Gerçi benim gibi bir zekayı ve yakışıklılığı kabul etmeyecek üniversite tanımıyordum ama olsun, işimi garantiye almıştım.

''Eee, gençler, nasıl hissediyorsunuz bakalım?''

Babamın sorusuyla beraber tüm gözler ona döndü. Sırma'nın cevap vereceğini anladığımda konuşmasına müsaade etmeden, ''Sen sus. Özel üniversiteyi kazandın, artık başımıza tiki kız kesilirsin,'' dedim. Sırma hariç herkes gülerken annem beni dürtükledi. ''Çok ayıp! Özür dile çabuk.''

''Yahu anam, ne zamandan beri doğruları söyledikten sonra özür diliyoruz?''

Sırma sahte kızgınlıkla, ''Doğrular? Senin doğru gördüğün şeyler ne zamandır doğru olarak kabul ediliyor?'' diye sorduğunda anında cevabı yapıştırdım. ''Ben onları doğru gördüğümden beri.'' Yaa, benim karşımda hiçbirinizin şansı yok.

Koray Amcam gür bir kahkaha attığında canım Burak'ım da ona eşlik etti.

''İzninizle biz size bir şey söylemek istiyoruz.''

Enis Acar'ın sesi gülüşmeleri kestiğinde, buzdolabı beklentiyle bize bakıyordu. Hepimiz sustuğumuzda kibarca genzini temizledi ve önce Nilperi'ye ardından annesiyle babasına bakıp konuşmaya başladı.

''Ben... Yani biz, Nilperi ve ben, bir karar aldık. Bunu söylemek için biraz geç ama... Biz üniversiteyi yurt dışında okuyacağız.''

Sözleri, salona bomba gibi düşerken kimseden ses çıkmadı. Argün Amcama ve Bilge Teyzeme baktığımda yüzlerinde garip bir ifade vardı. Herkes birbirine bakarken, bir kahkaha sesi yankılandı. Sesin sahibi Sırma'ydı. Çok komik bir şey duymuş gibi gülüyordu.

''Sırma? Niye gülüyorsun kızım?'' diye sordu Koray Amcam. Sırma ona cevap vermedi. Bir süre daha gülmeye devam ettikten sonra hıçkırık sesi duyuldu. Şimdi de ağlıyordu. Hıçkırıklarının arasından, ''Bunu bana nasıl yaparsınız?! Ben sizsiz ne yapacağım?'' diyordu. Onun ağlamasını gören Nilperi yerinden kalkıp ona sarılırken biz hala tepkisizdik. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Doğduğum, aynı beşikte büyüdüğüm, bunca zaman neredeyse hiçbir günümü onlarsız geçirmediğim kardeşlerim dört sene boyunca bizden uzakta olacaktı. İstedikleri zaman gelip gidemeyeceklerdi. Sahi, aramıza mesafeler girer miydi? Yoksa her görüştüğümüz zaman şimdiki gibi mi olurduk? Biz hacıts grubu dağılamazdık, değil mi?

''Arca, siz odanıza geçin kızım. Konuşun biraz. Sırma rahatlasın.''

Nilperi babasını onaylarken çoktan Sırma'yı kaldırmış odasına götürüyordu. Sonra Enis Acar'a döndü. ''Siz de gidin isterseniz. Yalnız konuşmak istersiniz belki.''

Bir İçim Su| Yarı TextingWhere stories live. Discover now