(1) Psikolog (1)

En başından başla
                                    

"Doğru."

"Akşam müsait misin?"

"Evet bugün boş günüm."

"Bizimkilerle bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Gelmek ister misin?"

"Kalabalıktan hoşlanmam."

"Barda çalışırken pek sorun olmuyor. Benim için sorun olmasa ölür müsün?"

"Bana acıtasyon yapma Chan."

"E sen de kabul et! Ne olur yani?!"

"Ne yapacaksınız?"

"Yemek yeriz, karaokeye gideriz. Canlı müzikli mekanlarda falan takılabiliriz."

"Kimler geliyor?"

"Ulrika! Geliyor musun?!"

"Öf tamam be! Gelirim."

"Seni alırım."

"Gerek yok."

"Var tatlım. Araba aldım."

"Hadi ordan! Yeme beni!"

"Yeminle aldım."

"Nerden buldun lan parayı?!"

"Biriktirdiğimi söylemiştim. Ama onu kullanmadım. Amca oğlu kendine yenisini almış. Bana verdi."

"Sadaka mı veriyormuş anasını satayım?"

"Mükemmel bir arabadan bahsediyoruz Ulrika. Gerekseydi dilenci gibi de davranırdım."

"Senin araba aşkını-"

"Şşşş! Sövme yine. Gelirken ararım."

"Tamam. Görüşürüz."

Ulrika telefonu yanına fırlatıp çayını bitirdi. Bir şeyler tıkındıktan sonra sigara ve çakmağını alıp dışarı çıktı. Çatının ortasında duran ahşap, yüksekliği yarım metre kadar olan masaya uzanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Çatıya genelde kimse çıkmadığı için üzerinde sadece tunik olmasını dert etmiyordu. Sigara paketinden bir dal çıkardı. Gece duraktaki adamdan aldığı dal olduğunu fark edince sırıttı ve doğruldu. Markasından belliydi güzel olduğu. Sigarayı ağzına alıp yaktı. Sol koluna yüklenerek uzanır pozisyonda duruyordu ve sigara gözlerini kapatıp zevk almasını sağlamıştı. Sigarayı parmakları arasına alıp dumanı dışarı üfledi ve izledi.

"Sikeyim. Keşke param olsa."

Ulrika sigarayı tadına vara vara bitirdikten sonra eve girdi. Birkaç gün önce aldığı saç boyasını çıkarıp duvara asılı aynayı yere indirdi. Boyayı hazırladıktan sonra uzun saçlarının uçlarını boyamaya başladı. Saçları simsiyahtı ve istediği gibi olursa uçları koyu bir kızıl olacaktı, nerdeyse görülmeyecek bir kızıl... Beceremezse gidip kestirecekti.

Boyayı sürdükten sonra beklerken yıkanan çamaşırları çatıdaki iplere astı. Diğer renkleri makineye attı ve bir müzik açıp duşa girdi.

Saçları kuruduğunda gördüğü hoşuna gitmişti. Belirgin bir kızıllık değildi ama güzel görünüyordu. Boyarken sadece uçlara değil, bazı aralara da sürmüştü boyayı. Telefonu çaldığında saçlarını izlemeyi bırakıp aramayı cevapladı.

"Alo?"

"Yarım saate hazır ol."

"Saat kaç ki?"

"Altıyı geçti Ulrika."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Yarım saat!"

BARTENDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin