33

15.1K 1.3K 868
                                    


"İtalyan kızlar şurda." Dedi Taehyung akşam yakılan ateşin etrafında oturan kızları gösterirken. "Hadi gidelim."

"Nereye gidiyorsun Taehyung? Mors alfabesiyle mi anlaşacaksın onlarla?" Sinirle söylendi Namjoon. "Gidelim dedim zaten. Seni de kast ettim."

"Benim ne zaman yavşaklık yaptığımız gördünüz?"

"Jungkook'un bacaklarını gördüklerinde kesin dile gelir Korece konuşmaya başlarlar." Taehyung dalgayla konuşmuştu.

Şort giydiği bacaklarına bakıp ona atılan kafa karşılık verdi. "Jimin'i görseler korkudan ölürler. Çocuğun nerdeyse bacağı yok."

"İnce olduğum için yine lafı orospuya getireceksiniz değil mi?"

"Lan." Gülmeye başladılar.

"Zırh falan giyiniyorlar herhalde. Bir kıyafetin bu kadar uzun süremesi imkansız." Jungkook açıklamak için kafasını salladı. "Aslında, sürüyor kardeşim. Güzel görünme çabası Lisa'da pek yok, ben ondan daha uzun hazırlanıyorum. Ama genel olarak bütün kızlar giyindiği şeyin üstünde güzel olup olmadığına karar vermek için vaktini fazla harcıyor."

"Görüyor musunuz modacı arkadaşımız neler söylüyor. Kafanızda iyi tutun bunları." 

"Aha geliyorlar." Kafasını çevirdi Jungkook.

Papatyalı beyaz elbisesinin altına giydiği sandaletlerine ve beline kadar uzanan bakımlı saçlarına baktı.

Zıplayarak gelen ve arkadaşlarıyla şakalaşan kızın her detayının onu heyecanlandırdığı gerçeğini artık kabul etmek zor değildi. Normal şartlarda kızları heyecanlandıran birinin bir kıza bu kadar ilgi duyması onun için bir ilk olsa da, konu Lisa olduğu sürece pekte korkmuyordu bu yenilikten.

Düşünüyordu da, tasarladığı kıyafetler üstünde harika dururdu.

"Jungkook?" Kook kafasını çevirdi. Kafasında çalan ekstra klasik müzik bozuk plak misali dururken, Taehyung çocuğu çekiştirdi. "Bu sıralar çok dalıyorsun kardeşim."

"Ulan iki saatte gelemediniz!" Namjoon sinirle ofladı. Sonunda yanlarına ulaştıklarında Jisoo giydiği beyaz ayakkabıları göstererek, "Bunlarla koşarsam ona artık beyaz ayakkabı denmez." dedi.

"Birde o kadar hazırlanmışsınız. İki tane far sürseydiniz de yanımızda çirkin kız dolandırmasaydık." Taehyung ellerini cebine koyarken, Jennie sinirle ona döndü.

"Siktir git Taehyung."

"Bu geceyi iyi değerlendirelim, yarından sonra sürekli meşgul olacağız." Jimin'in sözüne katılmayan tek kişi Lisa'ydı. "Çok durmayacağız, bu gece iyi uyuyacağız çünkü yarın ormanda yürüyüş var."

"Yaa! Jae Teyze'yle bunun hiç bir farkı yok!" Chaeyoung yavaşça kızı ittirdiğinde güldüler.

"Çocuklar! Nereye gideceksiniz! Gelin ateşin etrafında oturalım!" Bay Jason'ın bağırmasıyla Namjoon kafasını salladı. "Yok hocam, biz sahile ineceğiz!"

"Yok yok, ateş iyiymiş." İtalyan kızların ona gülümsediğini gören Taehyung oraya atıldı ki, Jimin sinirle onu tuttu. "İflah olmaz bir yavşaksın."

"Biraz etrafı tanıyalım hocam!" Dedi Chaeyoung gülümserken. "Dikkat edin, buraların bir efsanesi vardır." Lisa kaşlarını çattı. "Yıllar önce ağaçtan düşen bir kampının ruhu dolanır burda." Taehyung kafasını salladı. "Biliyoruz biliyoruz yıllardır aynı hikaye."

"Görürsek selamınızı söyleriz hocam." Jimin'in sözüne güldü ateşin etrafındakiler.

Gülmeyen tek kişi Lisaydı.

mposine  ✿ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin