"Bende geldim çocuklar." Jae Teyze bahçeye indi gülümserken. "Siz devam edin takmayın bunları." Jae Teyze'yle korkuyla ayrıldı Lisa.

"Hayır sadece," Lisa yutkundu. Jungkook'a çevirdi gözlerini. Gülümsedi Jungkook. "Eh, Jae Teyze'ye kırmayalım değil mi?"

"Yürü git Jungkook."

"Çocuklar!" Minderlerden birine oturdu yavaşça.
Lisa utançla kadını takip ederken Jungkook ofladı sinirle. Takip etmeye başladı onu.

"Çok yaşlandım ben de." Dedi mızmızlanırken. "Olur mu güzelim? Hala manken gibisin." Jungkook'un sözüyle gülüştüler.

"Jisoo kızım kadar güzel olamıyorum maalesef. Hem güzel, hem de marifetli." Jisoo utançla güldü. "Yok, o kadar da değil."

Jimin sırıtarak Namjoon'a döndü. "Ben dememiş miydim?"

"Sus Jimin."

"Namjoon, Jisoo'nun üstündeki senin ceketin değil mi?" Jae Teyze'nin konuşmasıyla kafasını salladı Namjoon. "Evet Büyükanne."

"Ay, pekte yakışmış. Çok cici durmuş." Jisoo gülümsedi. Ama bir yandan gözleri korkuyla kızlara kayıyordu. Lisa Jisoo'nun dönüp kulağına eğildi. "Çok cici durmuş."

Yüzünü buruşturdu.

"Ben de geri vermek için getirmiştim."

"Yok kızım, ne gerek var. Sonra alır o." Namjoon sinirle yüzünü sıvazladı. "Büyükanne, karışma istiyorsan."

"Karışmak istiyorum Namjoon, konuşma fazla." Gülmeye başladılar.

"Şimdi siz kampa gideceksiniz, öyle mi?" Kafasını salladı Jennie. "Evet."

"Taehyung, seni görevlendiriyorum." Taehyung Jae Teyze'ye baktı. "Şu kıza mukayyet olacaksın."

"O niye ya?" Dedi Jennie kaşlarını çatarken. "Çünkü ben Jennie ile konuşmuyorum, ve delinin dilinden deli anlar." Taehyung yüzünü buruşturdu. "Ben niye anlıyorum bunun dilinden?"

"Sevgilinden ayrıldığında 2. Kattan atlayıp 'öldürüm kendimi.' Diye bağırdığın günü hatırlatmamı ister misin?" Kahkaha attı Jungkook. "ÇOK İYİ GÜNDÜ!"

"16 yaşındaydım."

"Şu an da pek bir farkın yok." Bunu söyleyen Jennie'ye döndü. "Sen gerçekten ölüyordun Jennie."

"Eh, kimsenin pek umrunda değil zaten."

"Benim umrumda." Ufak bir sessizlik oldu. Taehyung aceleyle devam etti. "Bizim umrumuzda."

"Her ne ise." Dedi Jae Teyze. "Sen şu cadıya mukayyet oluyorsun. Jisoo sen kampta Namjoon'a yardım ediyorsun, tamam mı kızım?" Jisoo kafasını salladı. "Hayır deme şansım yok sanırım."

"Akıllı kızım benim." Sonra Lisa'ya döndü. "Ah, pamuğum." Lisa güldü. "Sen nasılsın?"

"İyiyim, siz?" Gülümsedi kadın. "Aileni özlüyor musun?" Yutkundu.

Çok.

"O kadar değil. Alıştım." Gülümsedi kadın. "Ne zaman istiyorsan gel. Ben apartmanın annesiyim. Seni dinlerim."

"Senin torunun benim ama ben dışında herkes sana aşırı yakın." Namjoon'un sitemine güldüler. "Çok kıskançsın Namjoon." Dedi kadın yüzünü buruştururken.

Herkes gülerken, bir anda Jae Teyze onları durdurdu. Ciddileşti.

Hafifçe ayağa kalktı.

Havayı kokmaya başladı. Lisa kaşlarını çatıp diğerlerine baktı.

"Namjoon." Namjoon gözlerini devirdi. Kadın Namjoon'u koklamaya başladığında Namjoon sinirle Büyükannesini tuttu. "Napıyorsun be kadın?"

"Jimin?" Jimin'e yöneldiğinde Jimin korkuyla kıpırdandı. "Gelme gelme."

"SİZ HALA SİGARA MI İÇİYORSUNUZ LAN!"

"BÜYÜKANNE KARIŞMA KARIŞMA!" Jae Teyze ayağında ki terliği çıkarıp Namjoon'a doğrulttuğunda Namjoon masanın üzerinden atlayıp koşmaya başladı.

Jimin'de kalktı ve apartmana doğru uçar adımlar attı. "BEN SİZE BIRAKACAKSINIZ DEMEDİM Mİ!"

"Jae Teyze-"

"Geçin eve! Çabuk! Hadi! Yok size dışarı mışarı!" İkisi sinirle apartmana yürüdüğünde Jae Teyze oturup gülümsedi.

"Nerde kalmıştık?"

mposine  ✿ liskookWhere stories live. Discover now