32- KATİL

2.3K 150 86
                                    

Kapı sesini duyduğumda gözlerimi açmadan yerimde kımıldanarak genleştim. Yatağın diğer tarafı boş olmalıydı çünkü kolumu bacağımı uzatırken birine çarpmamıştım. Beynim yeni yeni ayılıyordu. Gözlerimi açtım. Aren gitmişti.

Komodinin üzerindeki telefonu elime aldığımda esniyordum. Aren'i rehberde buldum.

Telefonu uzun uzun çaldı. Ama bir türlü cevap vermiyordu. Meraklı gibi görünmek istemediğim için bir daha aramadım. Ama içime her nedense kurt düşmüştü. Bu saatte nereye gitmişti acaba?

Kalkıp rutin işlerimi hallettim. Aren de hazır odada yokken duşumu aldım. Daha sonra Gece'yi kahvaltıya inmek için aradım.

Üzerimi giyinip dışarı çıkmak için kapıyı açtığım esnada Gece tam karşımda belirdi.

"Sana çiçek mi aldıı? Oha! Hani nerde?"

Gece içeri bir anda daldı ve çiçek buketini alıp tabiri caizse burnunun içine kadar soktu.

"Ay çok güzel kokuyor."

"Çek o patini. Elleme."

"Şanslı sürtük."

Elinden kapıp çiçeklerimi bir kez daha kokladıktan sonra gülümseyip aynı yere bıraktım. Gece, haset dolu bakışlarla baktığında sırıtıp koluna girdim. Otelin yemek katına doğru ilerlemeye başladık.

"Çok acıktım. Her şeyi yiyebilirim."

"Ben de."

Gece'yle birlikte otelin yemek katına ufak (!) bir saldırı gerçekleştirdik. İkimiz de gerçekten çok acıkmıştık.

Güzel bir kahvaltıdan sonra Gece beni arabasına sürükledi ve kendimi geçen sefer gittiğimiz, kumsal kenarındaki kafede buldum. Kahvelerimizi yudumlarken elim ikidebir telefona gidiyordu. Belki beni geri aramıştır veya belki bir mesaj atmıştır diye. Bu hareketim Gece'nin gözünden tabiki de kaçmadı. Kız boşuna ajan değil.

"Dökül bakalım."

Gözleriyle telefonu işaret etti.

"Sabah uyandığımda Aren odada yoktu."

"Yanımda yoktu demek istedin her... Ah, tamam sustum."

Omzuna bir tane geçirmiştim.

"Bir kez aradım ama açmadı."

"E bir daha ara."

"Olmaz. Öyle çok meraklı gözükemem."

Gece meşhur kahkahasını attı. Çevredekiler bize dönmüştü tabi ki.

Tam o sırada telefonuma mesaj geldi ve ışık hızıyla telefonu elime aldım. Mesajın Savaş'tan geldiğini görünce sinirle bildirimi temizledim.

"O mu?" diye soran Gece'ye cevap olarak kafamı hayır anlamıyla iki yana salladım. Sabahtan beri Savaş'tan gelen mesajları Aren'den sanıp duruyordum.

Kısa bir sessizlikten sonra aklıma üstekiler geldi. Acaba ne yapıyorlardı?

"Bizim çocuklardan haber yok mu? Özledim onları da."

"Hemen anlatayım. Kamer'den haberim yok. Artık ilgilenmediğim için merak edip de bakmadım."

"Anlatmaya ondan başlaman da bayağı ilgilenmediğini gösteriyor. Bakmamak için kendini zorlamış olmalısın."

Koluma vurdu ve duymamış gibi davranıp konuşmasına devam etti.

"Cihan ve Oktay da ne yapsınlar? Biri Paris'te diğeri İsviçre'de sabahtan akşama kadar sürtüyorlar. Yani devriye geziyorlar. Kılıktan kılığa girerek. Eğlenceli aslında."

MAHZEN: Kızıl AnkaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora