19- MAHPERİ

3.2K 230 46
                                    

Multimedya Gece ve Ayşin...

Evimin bulunduğu sokağa yorgun adımlarla girdim. Suratımdaki ifadeyi bütün gün düzeltememiştim. Gece'nin o halini görmek beni bu moda sokmuştu. Onun için çok üzülüyordum.

Eve yaklaştığımda Kamer'in kapının önünde arabasının içinde beklediğini gördüm. Burada olması için iki ihtimal vardı. Ya Gece'yi çok üzdüğünü fark edip ondan özür dilemek için tekrar buradaydı ya da...

Bana olan garip bakışlarını hatırladım. Ben hızlı adımlarla ona yaklaşırken o da arabadan indi. Sesimi duyabileceği kadar yaklaştığımda konuşmaya başladım.

"Gece sadece bir aracıydı değil mi? Asıl amacın onunla yemeğe çıkmak değildi."

Gülmesi sinirlerimi bozdu o an.

"Böyle bir teklif sundun çünkü onun kıyafetine karar verebilmek için mutlaka benim yanıma uğrayacağını biliyordun. Bu yüzden bu yolu kullandın. Buraya, bana ulaşmak için."

Kaşları hayretle havalanmıştı.

"Analizine hayran kaldım."

"Ama biliyor musun? Bunun daha basit bir yolu vardı. Üzerinde düşünmene gerek bile kalmayacak bir yol. Aren'den adresimi almak gibi."

"Son zamanlarda kişisel bir mesele yüzünden tartıştığımızı hesaba katmazsak güzel bir yol olabilirdi tabi. Ayrıca öyle olsaydı hakkında düşündüklerimi Gece'ye asla söyleyemezdim. Öyle değil mi?"

"Elbette. İki sene içinde her şeyin farkında olup hiçbir şey söyleyememek senin için zor olmuştur."

"Kesinlikle." dedi. Sinirle soludum.

Kafamı kaldırıp gözlerimi nefretle ona diktim ve "Seni buraya getiren ne?" diye tısladım dişlerimin arasından.

"Mahzen'e geri dönmen gerekiyor kızıl."

Bana ilk defa Aren'in seslendiği gibi seslendi. Ama Aren artık fazla oluyordu.

Gözlerimi sımsıkı kapatıp bir süre sinirimin geçmesini bekledim.

"Bana bak." dedim daha sonra ona doğru bir adım atarken. "O Aren'e söyle bir daha..."

"Bunu isteyen Aren değil." dedi.

Zihnimdeki olay, mantık ve bağlantı kavramı karışmaya başladığında afalladım.

Haklıydı. Aren bunu isteseydi Kamer'i zahmete sokmadan adresi eline tutuştururdu ve Gece de bu oyunun bir parçası olmak zorunda kalmazdı. Beynimin kendiliğinden oluşturduğu ikinci bir analizle şaşkınlıkla Kamer'e baktım.

"Sen istiyorsun. O değil."

"Aynen öyle. O artık bu işin içinde olmanı istemediği için seni kendinden uzaklaştırdı. Aslında kendinden değil, Mahzen'den uzaklaştırdı. Kendinden uzaklaştırsaydı etrafına bakma ama şuan da dahil bütün boş zamanlarında burada olmazdı."

Kamer arabasına binerken söyledikleri bende şok etkisi yarattığı için konuşamadım.

"Şimdi gidiyorum. Tekrar geleceğim. Gece sana birkaç şey anlatmıştı. Hatırla ve iyi düşün."

Gaza bastı. Arkasından çıkan toz dumanı gözlerimi kırpıştırmama sebep olurken önüme geçen tanıdık bir silüet beni bu sefer hiç şaşırtmadı.

"Affedersin ama..." dedim o lafa girmeden önce. "Sevgilin öldü mü? Onu hiç etrafımda beni tehdit ederken görmüyorum da."

Konuşmaya az önceki konuyla başlamak istemediğim için böyle başlamıştım. Ama bazen gerçekten bunu düşünüyordum. Aren sürekli benim etrafımdaydı ama Mira'nın buna hiç sesi çıkmıyor muydu? Sevgilisini nasıl benden kıskanmadan yaşayabiliyordu?

MAHZEN: Kızıl AnkaWhere stories live. Discover now