37-BLÖF

896 75 114
                                    

MERHABA YENİDEN BEN!

KEYİFLİ OKUMALAR...

"Kim olabilir dedin sen?"

"Mira olabilir diyorum."

Hepsi aynı anda bana baktılar. Bu sefer herhangi bir AVM'nin otoparkında değildik. Bölgeden uzak, tenha bir kafede buluşmuştuk. Eğer gördüğüm kişi gerçekten Mira ise zaten bizim birlikte geldiğimizi biliyor olmalıydı.

"Dalga mı geçiyorsun? O..." diye söze başlayan Oktay'ı Kamer böldü.

"Ölmedi. Yaşıyor."

Oktay şaşırdı.

''Sen nereden biliyorsun?''

''Gece söyledi. Sen Paris'te görevdeydin. Ölmemiş. Türkiye'ye tekrar dönmüş. Bizimle iletişime geçmemesi onun da bir casus olduğunu doğruluyor. Zaten Gece ondan hep şüphelenmişti. Ama Aren onun araştırılmasına izin vermiyordu.''

Gece'nin daha çok şey bildiğinden adım kadar emindim. Mira'nın ölmediğini sanırım benden çok sonra öğrenmişti.

"O da mı casustu yani? Vay anasını satayım. Yakında ben de casus çıkarsam şaşırmayın. Kendimden emin olamadım şu an."

Kamer Oktay'ın bu söylediğine kısaca güldü. Normalde Oktay'ın esprilerine gülmediğinden bu biraz tuhaf kaçmıştı.

"Aren'i hastaneden o kaçırmış olabilir mi?" diye sordu Savaş.

Bu sefer de hepimiz Kamer'e baktık. Kamer ise bana bakıyordu.

"Çok yüksek bir ihtimal."

''İkisi de Taina'dan o zaman.'' diye söylendim. ''Anlayamadığım şey ikisi birden nasıl sızmayı başardı? Hem de aynı yere. Hiç şüphe çekmediler mi?''

Oktay oradan konuştu.

''Aren çok uzun zamandır Mahzen'in üyesi. Mira sonradan geldi. Yani Aren Mahzen'den belgeleri çalmamış, hain olduğu kanıtlanmamış olsaydı Mira'nın casus olduğunu bildiği için onunla yakınlaştı diyeceğim. Ama ikisinin de amacı aynıydı sanırım, en başından beri.''

Oktay'ın söyledikleri beynimin içinde bir ampulün aydınlanmasına sebep oldu. Ben Aren'i vurmadan önce bana bir şeyler anlatmaya çalışmıştı ama onu dilememiştim. Oktay'ın söyledikleri, düşündüğümde Aren'in söyledikleriyle uyuşuyordu. Oktay basit düşünüyordu.

Aren zaten başından beri bana görevde olduğundan bahsediyordu. Mira'nın ölmediğini öğrendiğim gün ona nereye gittiğini sorduğumda bana görevdeydim demişti. Mira'yı sevmediğini söylemişti. Gece de aynı şeyi söylemişti. Aren Mira'yı hiçbir zaman sevmedi, demişti.

Ben bunu nasıl düşünememiştim ki?

Aren gerçekten suçsuz olabilir miydi?

Peki neden sırtında o dövme vardı?

Bunları düşünmeyi şimdilik erteledim. Kamer benim dalmış olduğumu fark etmişti. Doğrudan bana bakıyordu. Düşüncelerime ara verip ''Şimdi ne yapıyoruz?'' diyerek konuyu değiştirdim.

''Yarın ben kargocu olarak binaya giriyorum.'' dedi Oktay.

Ertesi gün binaya girip bodrum kata yanlışlıkla inmiş gibi yaptı. Telsizi açıktı. Konuşmalarını duyabiliyorduk. Rusça'yı bu kadar iyi konuşabiliyor olmasına şaşırmıştım. Görevleri gereği çeşitli ülkelere gittikleri için sanırım birkaç dil biliyorlardı. Rusça da onlardan biriydi. Kapıyı bir kadın açmıştı.

Konuşmaları anlayamıyor olsam da gayet normal bir konuşma geçtiği anlaşılıyordu. Kesinlikle o bina bilim adamlarının çalıştığı yer değildi. Oktay'ın konuşması uzamıştı. Tekrar krokiye bakmaya gittim.

MAHZEN: Kızıl AnkaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora