D

1.1K 69 46
                                    

Tüm bölümü bu şarkı ile dinleyin.


Hayat bir son getireceği halde zamanı güzellikler getirebiliyormuş. Ben, şu anda hayatımın en güzel noktasıyla pratik yapıyorum. Onu izliyorum, terleyen yüzünü, gözlerindeki sönmüş yıldızları görüyorum. Hep parlardı gözleri, ben onun ışığında yolumu bulurdum. O gülerdi, ben izlerdim. Zaten o gülünce başka hiçbir şeyi düşünemezdim.

Ayrıldığımızdan beri 1 ay geçmişti, ne kadar çok olmuştu değil mi? Zorunda kaldıkça, insan alışıyordu. Onsuz uyumak o kadar zordu ki, her gece yastığıma sıkıca sarılarak içimdeki boşluğu doldurmaya çalışıyordum. Geceleri ağlamaktan göz altlarım morarmaya başlamıştı. Kabus görüyordum, ama güçlü olmak zorundaydım. Bu süreçte kendimi dansa vermişken, o benimle elinden geldiğince aynı ortamda olmamaya çalışıyordu. Pratiklerden sonra spora gidiyor, yemeklerde göz temasına girmiyordu. Vücudum yorgunluktan dinlenmek için bana yalvarıyordu ama uyuyamazdım. Fiziksel acı, ruhsal acıdan daha kolaydı. Uyursam yine kabus görürdüm, gerçi yaşadıklarım bir kabusla eş değerdi.

Nefesim tıkanınca kendimi yere bıraktım. Soluklarım birbirine karışırken ciğerlerim alevlerdeymiş gibi yanıyordu. Alnımdaki teri elimin tersiyle silerken, Hoseok hyung arkamdan yaklaşıp omuzu dostane bir tavırla sıktı. Ona baktığımda iç ısıtan gülüşlerinden birini gösterdi bana. Ona karşılık gülümsemeye çalıştım, ama içten değildi.

"Jimin, saat çok geç oldu ve son bir aydır sürekli dans ediyorsun. Hayranlar endişeleniyor.''

Bu lafına istemsizce güldüm. Fanlarımızı çok seviyordum, gerçekten. Ama bu acıda olmamızın sebebinin de onlar olduğu gerçeğini görmezden gelemiyordum.

''Hyung, iyiyim. O nerde?''

Sorduğum soruyla yüzüne hazin bulutlar yerleşti. Bunu onu tanımayan biri anlayamazdı, keşke bende anlamasaydım.

"Hyung, neler oluyor?"

Susmayı tercih etti. Etrafına bakınırken seslice yutkunku, derin bir nefes aldı.

"Jimin, bilmen gereken bir şeyler, aslında çok şey-"

"Tanrı aşkına hyung söyle artık!"

Gözlerim buğulanmaya başlamıştı. Kalbim de buna eşlik edercesine hızlı çarpıyordu. Üzülecektim, çok üzülecektim.
Ama yıkılacağımı düşünemezdim.
Bir enkaz nasıl daha da kötü olabilirdi ki? Oluyormuş.

"Jimin, Pdnim bir karar verdi. Sizin olaylarınız çıkınca, fanlar çıldırdı. Bunu bastırmak için de-"

"H-hayır, hyung d-düşündüğüm şey olamaz değil mi?"

Ayağa kalkmıştım nefeslerim darlaşırken. Onu öyle göremezdim. Bunu yapamazlardı değil mi?
Bana bunu yapmazlardı, beni seviyor olmaları gerekiyordu.

Onun da gözleri dolmuştu. Çok duygusaldı, benim hislerimi paylaşır gibi hissediyordum.
Susup telefonunu çıkardı. Magazin haberlerinde onu görmeyi istemiyordum.
Korktuğum başıma gelmişti.
Titreyen ellerimle telefonu aldığımda, okuduklarımla kalbim sıkışıyordu.

"BİR SÜRE ÖNCE PARK JİMİNLE SEVGİLİ OLDUĞUNU İDDA EDEN JEON JUNGKOOK, BUGÜN *** GRUBUNDAKİ *** ile GÖRÜNTÜLENDİ.

Park Jiminle sevgili olduğunu düşünülen Jeon Jungkook, bugün gizli bir buluşmadayken kameralarımıza yakalandı. *** ile güzel vakit geçiren Jungkook, bizi fark edince gülümsedi ama bir yandan da panikledi. Park Jiminle ilişkisinin olmadığını, bunun sadece hayranların desteğini görmek için yaptıklarını fark etti.
Her şeyi yalanladı."

Call Me By Your Name -Jikook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin