W

2.2K 91 25
                                    

"Jimin, açıklamak istediğinden emin misin?"
"Eminim hyung, bu sefer vakti geldi."

Namjoon'un endişeli bakışlarının ardında yatan duyguyu görüyordum.
Korku.
Biliyordu, bunca zamandır jungkookla bir ilişki içinde olmam, bize büyük bir zarardı. Kendimize verdiğimiz zaralar, anlatılamazdı. Korkuyordu, eğer bir şeyler ters giderse kendime zarar vermemden. Jungkook'a bir şey olmasından, yaralanmamızdan.
Ama artık, açıklamak zorundaydım.

"Jungkook, sen ne düşünüyorsun?"

Kararsız bakışlarını gözlerime değdirdiğinde yine nefesimi tuttum.
Biliyordum, içten içe saklamak istiyordu, olacakları biliyorduk.
Ağır hakaretler ve düşüş yaşayacaktık. Tahammülü olmayan olaylar yaşayacaktık, ama umrumda değildi.
Jungkook derin bir nefes alıp yandan gülümsedi

"Jimin çok istiyor hyung, artık durduramıyorum."

Gülümsedi bana dönüp yeniden. O gülünce, ben gülmeden edemiyordum.
Onu size nasıl anlatırım, hangi şarkıyı, şiiri söylesem bu duygularını
Onu ayrı bir alfabeden seviyordum.
Keşke size bunları haykırabilseydim doya doya
Ama bazen istemek yeterli olmuyor, engeller ardı ardına sıralanıyor.
Şimdi pratik zamanı, uzun bir günün ardından onun kollarında dinleceğim an için sabırsızlanıyorum.
——

Akşam 12-1 civarı, Tüm seulu izlerken, ben kendi manzaramın seyrindeydim.Havada hafif bir hırçınlık var, tenimize çarptıkça içimiz ürperiyor. Ben Onun sol tarafında, sol kolunun altında, başım kalbinin orda ve kalp atışlarıyla nefesinin harmanlanışı kularımda...
Bana bir şeyler anlatıyor, ara sıra hafifçe gülüyor ve ben huzuru yaşıyorum. Parmakları omzumda geziniyor, soğuk havada bizi koruyan tek şey üzerimizde ince yorgan, bedenlerimizin ısısı yetiyor. Uyumuyoruz, çünkü ikimiz de geceyi seviyoruz. Kalıyoruz öyle, dünyadan habersiziz.
Kıkırtısı kulaklarımı doldurdukça, derin bir nefes alıyorum.
Başımı hafifçe kaldırıp ona bakıyorum. Hararetli bir şekilde ilerdeki planlarından bahsediyor. İnce dudakları gülümserken daha da küçülüyor, dişleri Özgürlüğünü ilan edercesine çıkmış, yanakları gerginleşmiş. Uzanıp yavaşça bir öpücük konduruyorum yanağına. Ama bu öpücükte, saf sevgimden başka bir şey yok, bir o kadar da özlem var.
Bunu beklemediği için gözleri hafifçe büyüyor ve kaşlarını çatarak bana dönüyor

"Jimin? Ne oldu?" Bunu sorarken yine gülümsemesini kesmiyor.

Sana içim gidiyor Jungkook, olan bu.

Dudaklarım yana kıvrılarak hafifçe
gülümsüyorum, başımı olumsuz sallayarak

"Hiç, sadece öpülmek için fazla güzel gözüktün."

Bu lafımla kafasını geriye atarak gülüyor.

"Cidden, ben yarın için fazla tedirginken sen nasıl bu kadar rahatsın?"

Göze aldım Jungkookie, ben ölümü bile göze aldım. Tüm korkularımdan seninle saklanıyorum sevgilim, bunu bilmiyormuş gibi soruyordun bana yine.

"Rahat değilim, ama yıllardır bunu hayal ediyorum. Konser sonunda söyleyeceğiz."

Başımı yine göğsüne koyarak kalp atışlarını sayıyorum.
Olacakları düşündükçe hem rahatlıyorum, hem de içimde büyüyen bir korku var.
Onu kaybetme korkusu.
Olur da, ayrılmak zorunda kalırsak?
Bunun düşüncesi bile kalbimi sıkıştırırken, o ağlarken sarılamamak, gülerken izleyememek nasıl bir şey olur hayal dahi etmek istemiyorum.
Ben bunları düşünürken, göz kapaklarıma düşen ağırlığa onun sesiyle yeniliyorum.
Yalvarıyorum Tanrıya.
Yalvarıyorum, bu an hiç bitmesin.
Gerçek sevgi her şeyi yenerdi, ben inanıyorum ki bizim sevgimiz de gerçekti.
Sonuçta O bendim, ben de O.

Call Me By Your Name -Jikook-Where stories live. Discover now