0.8

1.4K 168 82
                                    

Niye böyle davranıyordu? Ona olan bakışlarımı bile dikkate almıyor ilgisizce hastane odasının camından bakıyordu. Odaya girdiğim andan beri tek kelime etmemişti. Bir sürü cümle kurmuş onu konuşmaya teşvik etmiştim. Çabalarım hiçbir sonuç almamıştı. Sıla yine sessiz kalmıştı. Saatlerdir öylece oturuyorduk. Arada oraya girip ilaçlarını getiren hemşireler dışında odada hiçbir hareketlilik olmuyordu.

Kendimi sorgulamadan duramıyordum. Yanlış bir hareketim,davranışım mı oldu diye içim içimi yiyordu. Sorunun en son yaptığımız o konuşmadan kaynaklandığını içten içe biliyordum ama mevzunun bu kadar uzayacağını tahmin etmemiştim. Çalan kapıyla direkt oraya baktım. Kapıdan kafasını uzatan bedeni gördüğümde kolumdaki saate baktım. Gitmemiz lazımdı.

"Üzgünüm. Rahatsız etmek istemezdim ama Savaş abi aradı."

Yiğit'in mahçup sesiyle Sıla ilk defa pencereye bakmayı kesip ona dönmüştü. Ben de o sıra hazırlanıyordum. Sıla'ya maaşı almaya gideceğimi söylemiştim. Yani haberi vardı. Yiğit aralık kapıyı kapatıp gözden kayboldu. Ben de çıkmaya hazırlanırken Sıla'ya döndüm.

"Gidiyorum."

"O kimdi?"dedi beni şaşırtarak. Konuşmayacağını düşünüyordum.

"Aynı yerde çalışıyoruz. Burada bir yakını kalıyormuş."

"Anladım."

Onun vedasının bu olduğunu bildiğimde eğilip alnını öpüp odadan çıktım. Yiğit ortalıkta yoktu. Aşağıda olduğunu düşündüğüm için merdivenlere doğru yürüdüm. İleride gördüğüm bedenine doğru adım atarken o da sigarasını yakıyordu.

"Geldim."dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Lüzumsuz samimiyet göstermek de istemiyordum ama eskisi kadar da uzak davranmıyordum. Sonuçta bana yaptığı iyilik büyüktü.

"İçerideki kız,kardeşin falan mı?"

Daha önce bu konu hakkında hiç konuşmamıştık. Şimdi neden konusunun açıldığını bilmiyordum. Lakin bu konu konuşmayı sevmediğim bir konuydu. 3 günlük tanıdığım bir insana anlatmazdım.

"Çok mu merak ettin?"

"Yok. Hadi gidelim." Sigarasını yere atıp ezdi. Kısa kesmesine şaşırmıştım. Benim işime gelirdi.

Otobüs yolculuğundan sonra bara doğru yürümeye başladık. Erken bir vakit olduğu için sokak tenhaydı. Yiğit önden yürüyordu. Savaş'ın odasına girdiğinde de peşinden takip ettim. Savaş iti bu saatte bile içiyordu. Oda duman altı olmuştu. Mümkünse hiç konuşmamayı düşünüyordum.

"Hoşgeldiniz gençler."

"Savaş abi sen şu maaşları hemen versen olur mu? Acelemiz var da."

Yiğit'in konuşmasıyla Savaş maaşları ikimize de uzatmıştı. Para destesini alıp cebime kattım. Buradan çıktığım gibi hesabıma yatıracaktım. Parayla dolaşmayı sevmiyordum.

"Sağ ol abi. Gidelim biz. Hadi Han." Yiğit beni de peşinden sürüklediğinde saniyesinde odadan çıkmıştık.

"Amma acele ettin."dedim ondan kurtularak.

"Pardon muhabbet mi edecektin?"

Cevap bile beklemeden bardan çıktığında koşarak ona yetiştim. Neyi vardı bugün bunun?

"Bir arkadaşım gelip bizi alacak. Birkaç dakikaya burada olur."dedi telefonuna bakarak. Tiyatro meselesini kabul ettiğime pişman olsam da söz ağızdan bir kere çıkmıştı. Mecbur gidecektim.

Dediği gibi siyah bir araba önümüzde durduğunda Yiğit arka kapıyı açıp binmemi bekledi. Onun kapıyı açmasına mı hiç bilmediğim bir insanın arabasına binmemi mi garip bulsam bilmiyordum. Arabaya bindiğimde ön tarafta oturan iki kişiyle göz göze geldim. Yiğit de oturacağı için cam kenarına doğru kaydım.

Asla,belki&tamamWhere stories live. Discover now