im your girlfriend

birinci sınıf

Sorduğu soru üzerine afalladım ama toparlanıp cevap vermem uzun sürmedi.

''Hatırlıyorum.''

Cevabım üzerine tek kaşı inanmıyormuş gibi havaya kalktı. Calum'un derdinin ne olduğunu anlamaya çalışmaktan yorulmuştum, sabrım taşıyordu artık.

''Bana söylemek istediğin bir şey mi var?'' diye sordum ona doğru birkaç adım atarken.

Başını iki yana salladı. "Hayır. Sadece saçmalıyorum, boşver." Yanımdan geçip giderken kolundan tutup "Calum, ben sandığın kişi değilim." dedim. "Tam da sandığım kişisin." dedi ve koridorda uzaklaştı.

Arkasından bakakaldım.

                                  ***

Yemekhanenin kapısından girdim ve her zamanki masamıza oturdum. Carlson ve Rain başıyla selam verirken Mathilda bana öpücük attı. Karşılık olarak gülümsedim. Tam o sırada Blaire masaya hızlı bir oturuş yaptı.

"Dün yaptığınıza inanamıyorum. Sizden nefret ediyorum. O embesille beraber çalışmak istemiyorum."

Blaire grup ödevinin kolaj kısmını ona ve Ashton'a vermemizden bahsediyordu. Dün çocuklarla ödevi bölmüştük. Herkes 2 kişilik takımlar halinda kendi kısımlarını yapacak, en sonunda da her şeyi birleştirecektik. Blaire'ı bilerek Ashton'la eşleştirmemiz gerektiği konusunda çocuklar da dahil hepimiz hemfikirdik. Bu kararımız karşısında Blaire dün ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişti ve anlaşılan bugün de geçirecekti.

O ikisi dışında diğer eşleşmeler de fazlasıyla ironikti. Zayn ve Mathilda, Justin ve Rain, Luke ve Carlson eşleşmişti. Ben ise.. Beni çok seven arkadaşım Calum ile eşleşmiştim tabii ki (!)

Bu grup ödevi nereye varıyordu düşünmek bile istemiyordum doğrusu.

Carlson Blaire'a "Şikayet etmeyi kes!" diye kızdı. "Benden daha kötü durumda olamazsın. Luke ile aramız hala çok garip. Yanyana geldiğimizde oluşan o garip sessizlik beni delirtiyor."

Blaire anlamıyorum dercesine kollarını iki yana açtı. "Konuşun o zaman! Böylece o garip sessizlik olmaz?"

Carlson başını sallayarak "Teşekkürler Blaire, bu hiç aklımıza gelmemişti. Sana borçluyum." derken alaycı bir şekilde gülüyordu. Mathilda lafa girdi.

"Carlson, Luke ile aranızda sorun olması için hiçbir sebep yok. Huzurdan huzursuzluk çıkarıyorsun. Gayet iyisiniz. Fazla düşünmeyi bırakırsan sorunun çözülecek, görürsün."

Onu onaylarcasına başımı salladım ama bir yorum yapmadım. Kafam o kadar bulanıktı ki, çoktan başka diyarlara uçmuştum. Rain'in elini gözümün önünde şıklatmasıyla daldığım düşüncelerden uzaklaştım. Kızların hepsi bana bakıyordu. "Senin neyin var?" diye sordu Rain. Blaire off'layarak konuştu. "Mesele yine Calum, değil mi?"

Başımı evet anlamında salladım. "Bir şeyler biliyor, bir şeyler düşünüyor. Ama bu şeyler doğru mu yoksa uyduruyor mu anlayamıyorum. Bir derdi var ama asla söylemiyor. Anlamamı da beklemiyor zaten. Bildiğimi ama umursamadığımı düşünüyor. Halbuki benim kafam onun yüzünden o kadar karışık ki, kendi adımı bildiğimden bile şüpheliyim artık."

Mathilda suratında manalı bir gülümsemeyle konuştu. "Tanıştırayım tatlım; erkekler. Merak etme, zamanla alışırsın."

***

Dolabımdan şarj aletimi alıp kapağını kapatırken bana doğru yürüyen Zayn'i gördüm.

"Selam." dedi yanıma ulaştığında. Gülümseyerek "Hey." dedim. Dolaba yaslanıp "Naber?" diye sordu. Omuzlarımı silkip "Hiç, sen?" diye cevap verdim. O da aynı şekilde omuzlarını silkerken "Aynı." dedi ve sözüne devam etti.

"Müzik sınıfında toplanıyoruz. Orası boşmuş. Son kez yapılacakların üzerinden geçecekmişiz. Rain gruba yazdı, sen hariç herkes cevap verdi. Sen görmedin sanırım."

Elimdeki şarj kablosunu gösterip "Şarjım bitti." diye cevap verdim. Anladım dercesine başını salladı. "Beraber gidelim o zaman?" Başımla onaylayıp önden yürümeye başladım.

Koridorda yürürken ikimiz de sessizdik. Ama Zayn bu sessizliği bozmaya kararlı gibiydi. Alçak bir tonda konuşmaya başladı. "Alana, birinci sınıfta bizim grubu tanıyor muydun?"

Sorusu karşısında şaşırmıştım. Yine de cevap verdim.

"Justin laboratuvar eşimdi. Luke'u da Justin sayesinde tanıyordum. Seni Instagram'dan stalklıyordum bazen. Onun dışında Calum ve Ashton'ı da ara sıra okulda görüyordum ama haklarında hiçbir bir fikrim yoktu. Neden bunu sordun şimdi?"

"Sadece, bazı şeyleri anlamaya çalışıyorum. Calum şunu düşün-"

Cümlesi müzik sınıfının önüne vardığımızda yarıda kesildi. Kapıda Luke ve Blaire duruyordu. Neden sustuğunu anlamaya çalışırcasına ona baktım ama bir şey söylemedi. Luke ile selamlaştılar. Ben de Blaire'a başımla selam verdim. Gözlerini devirip sınıfa girdi.

Luke "Ashton bu kızın gerginliğini almalı." dedi ve Zayn'le beraber sınıfa girdiler. Ben de arkalarından girdim. Mathilda ve Justin çoktan sınıftaydılar. Aramızda sohbet ederken çok geçmeden Rain de geldi. Hepimize selam verip çantasını masaya koyarken göz ucuyla sınıfı süzdü ve "Eksiğimiz var. Calum ve Ashton nerede?" diye sordu.

Justin "Birazdan gelirler. Toplanacağımızdan haberleri vardı." diye cevap verince Rain off'layıp çantasında bir şeyler aramaya başladı. Onları beklerken boş muhabbet döndürmeye devam ettik. 10 dakika kadar geçtikten sonra Calum ve Ashton sınıf kapısında göründü. Ama yüzlerindeki ifadeden bir terslik olduğu net bir şekilde anlaşılıyordu.

Calum bana hızlıca yürüdü ama dibime girmeden Zayn onu kolundan tutup benden uzaklaştırdı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken Calum "Eğlendin mi?" diye sordu.

Ben neden bahsettiğini bile soramayacak kadar afallamıştım. Rain "Ne saçmalıyorsun?" diye lafa girdi.

Calum başını Rain'e çevirmemişti. Gözleri hala benim gözlerimdeydi. "Bana gizli numaradan yazıp dalga geçerken eğlendin mi?" diye sordu.

Zemin ayaklarımın altından kayıyordu sanki. Sorduğu soruyu beynimde defalarca tekrarladım. Ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Ağzım mühürlenmiş gibiydi. Herkes sessiz ve afallamıştı.

"Anlamadığımı mı sanıyordun? Benim birinci sınıfta yaptığımı şimdi senin yaptığını anlamayacak kadar aptal mıyım?" dedi ve bana iyice yaklaşıp sözüne devam etti. "Ama ne var biliyor musun? Ben birinci sınıfta sana gizli numaradan yazıp senden hoşlandığımı itiraf ederken ciddiydim, senin gibi insanların duygularıyla dalga geçmiyordum Blake."

sıçtı cafer bez getir