çekirge

180 21 90
                                    

Yemekhanede ben, Carlson ve Rain oturuyorduk. Mathilda ortalıklarda yoktu, nerede ve kiminle olduğu hakkında aklıma bir kaç tahmin geliyordu ama o tahminleri hemen aklımdan atıyordum. Tam Carlson bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki yemekhanede Blaire'ın sesi duyuldu. Onu dünden beri ilk kez görüyorduk.

2 sıra arkamızdaki yemekhane masasının üzerine çıkmıştı. Carlson ve Rain yüzleri Blaire'a dönük oturuyordu. Benimse sırtım dönüktü. Arkamı dönüp onu rahatça dinleyebileceğim bir pozisyona geçtim.

"Millet, bakar mısınız," diye bir kaç kez seslendikten sonra nihayet herkesin dikkatini üzerinde toplayabilmişti. Sözlerine "Biliyorsunuz, 2 sokak ötemizdeki mağdur yaşlılara bakılan huzurevi para sıkıntıları yüzünden kapatılacak. Bir sürü hasta ve yaşlı insan evsiz kalacak. Ben de düşündüm ki-"

Lafına devam edemeden yemekhane eski uğultusuna geri dönmüştü. Kimse konunun geri kalanını dinlemek istemiyordu. Blaire böyle konularda hep yemekhanede duyuru yapar, hiçbir zaman istediği dikkati alamazdı.

Ama sanırım bu sefer o kadar kolay vazgeçmeyecekti. Çünkü yemekhanenin gürültüsünü bıçak gibi bölen sesiyle tekrar bağırdı.

"Bir parti veriyorum ve girişte 10 dolar vereceksiniz! Siktiğimin partisine gelin ve hayatınızda bir kez olsun işe yarayın!"

Blaire'ı iyi tanıyordum ve bu parti fikrinin ondan daha şimdi herkesin ilgisini toplamak için çıktığını biliyordum.

Yemekhanedeki herkes şaşkındı. Sonra ileriki masalardan bir çocuk "Parti kimin evinde olacak?" diye sordu ki Blaire'ın soru karşısında oluşan yüz ifadesi bunu düşünmediğinin net kanıtıydı.

Tam o sırada Rain ayaklandı ve "Parti benim evimde. Bu akşam 9'da başlayacak. Hepinizi bekliyorum." dedi ve tekrar yerine oturdu. Yemekhaneden onaylayan sesler çıkınca Blaire masamıza doğru geldi ve Rain'i dudağından öpüp "Sen harikasın." diye bağırdı. Ben ve Carlson kusma hareketi yaparken Rain arka masadaki çocuklara dönüp "Lezbiyen değilim." diye fısıldadı.

İkisinin bu garip yakınlığı yüzünden bizim grup da dahil bütün okul onları lezbiyen sanıyorduk. Şahsen benim şüphelerim hala canlıydı.

Blaire masaya tam da Calum'u çaktırmadan kestiğim yeri kapatacak şekilde oturduğunda manzaramı bozduğu için surat astım.

Carlson Blaire'a dönüp "Fotoğrafını nereden buldun?" diye sordu. Blaire ağzındakini çiğnerken "Harvey'den aldım, ona da Luke göndermiş." diye cevap verdi. Luke'un adını duyunca sinirden gözü seğiren Carlson'a bakıp gülerken Mathilda çığlık çığlığa yemekhaneye girdi. Bir günümüz olaysız geçse ölürdük.

Topuklularıyla son hız bize koşarken sürekli adımı bağıran Mathilda, tabii ki herkesin dikkatini üzerine toplamıştı. Zaten ne yapsa herkes mutlaka onu izliyordu. Ama Calum'un grubunun gözlerinin üzerimizde olması şu an beni aşırı derecede geriyordu.

Sonunda Mathilda masamıza ulaşmış ve beni omuzlarımdan sarsıp kısık bir sesle "Seninle konuşmamız lazım." demeye başlamıştı. Nedense konu Calum ile ilgiliymiş gibi hissediyordum bu yüzden hemen çantamı alıp ayaklandım. Benim ayaklanmamla kızlar da kalkmış, yemekhaneden hızlıca çıkıp bahçeye inmiştik.

Bir banka oturttuğumuz Mathilda koştuğu için hala nefes nefeseydi. Biz dördümüz de başında durmuş, sorguya çeken polis memurları gibi anlatmasını bekliyorduk. Rain'in verdiği suyu içen Mathilda elini kalbinin üzerine koyup bir süre daha sakinleşmeye çalıştı. Benimse sabrım taşmıştı. "Hadi!" diye bağırdım.

"Tamam, anlatacağım ama söz ver çığlık atmayacaksın!" diyen Mathilda'ya gözlerimi devirerek "Off, tamam!" diye cevap verdim bıkkınlıkla. Ama o ikna olmamıştı, tekrar "Söz ver." dedi. "Tamam! Söz veriyorum çığlık atmayacağım." derken artık sabrımın son sınırındaydım.

im your girlfriend Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu