96- Yol Güzel :)

11.4K 725 80
                                    

"Bulut! Bulut lan aç gözlerini! Aç kardeşim hadi!"

"Sarsma sarsma dur. Tut şöyle yavaş yavaş kaldıralım"

"Devran abi, Allah aşkına bi bak nefes almıyor mu?!"

"Sakin ol Eren! Nefes alıyor! Kendine gel, geri çekil ben kaldıracağım."

"U...Uğur'u arayayım mı?"

"Arama. Arabayı getir hadi"

Saldırıdan sonra geriye kalan gücünü boks salonuna yürüyerek harcayan Bulut, demir kapıyı açamadan yığılıp kalmıştı. Şans bu ya, o saatte salonda olan Eren anında fark etmişti Bulut'u ve Devran ile beraber onu çabucak hastaneye götürmek için uğraşıyorlardı.

Yeni boks salonu ile ev yakındı, aralarında çok fazla mesafe olmadığı için Eren'in bağırışları bütün mahalleye duyulduğu gibi Uğur ve Nil'in yaşadığı eve de duyuluyordu.

Henüz uyumamış olan Nil, tanıdık sese odaklanıp kitaplarının başından kalktı. Pencereyi açıp sesi daha net duyabilmek için odaklandığında Devran'ın kucağında Bulut'la arabaya doğru koştuğunu gördü. Eli ayağı birbirine dolanan Nil, birkaç saniye şaşkınlığından ötürü hareket edemese de hızlı sıyrılmıştı şaşkınlığından ve ağabeyinin odasına gittiği gibi "Abi uyan, uyan ne olur hadi!" diye seslendi.

Bir hışımla ayağa kalktı Uğur, gözyaşları içerisinde olan kardeşinin yanaklarını tutup ne söylemeye çalıştığını dinlerken pencereye doğru ilerledi ve Eren'in bir arabaya binip hızla uzaklaştığını gördü.

Yatağının kenarında ki tekli koltuğun üzerinde duran deri montunu geçirdi üzerine, Nil'e sakin olmasını söyleyip alnına bir öpücük kondurdu ve hızlı bir şekilde evden çıkıp Devran'ı aradı.

Telefon açıldığında Devran yalnızca gittikleri hastanenin adını söyleyip kapattı. Ne olduğunu anlamayan Uğur, oyalanmadan Görkem'i aradı ve kaldırıma oturup beklemeye başladı.

Hastane koridorunda derin bir sessizlik hakimdi. Uğur dışında herkes oradaydı, Bulut'un yanında duruyorlardı ve tek bir şeyi düşünüyorlardı. Uğur'un içeri gelip Bulut'u görmeye gelmelerini diliyorlardı ama Uğur hastane girişinin ötesinde, dışarıda bir bankta oturuyordu.

Ensesine dokunarak diğer eliyle sigarasını çıkartıp bir tanesini yaktı. Derin bir nefes çektiğinde yanına Eren geldi ve sessizce oturup havaya dağılan dumana baktı.

"Bıraktın sanıyordum."

Geriye yaslanıp bir nefes daha çekti, dumanı ağır ağır bırakırken sigaraya baktı derin bakışları ile ve "Bırakılmıyor bazen" dedi ama bahsettiği şey sigara mı değil mi diye bir düşünmüştü Eren.

"Ne yapacağız kardeşim? Kartal'dan geldiler belli, siktiğimin mahallesi akıllanmıyor."

"Onlar mı? Söyledi mi bir şey?"

Uyandı mı diyemeyen Uğur'un Bulut'u sorma şekli Eren'i gülümsetmişti ama Uğur'a belli etmiyordu. Dudakları kıvrılmıyordu belki ama gözleri ile gülümsemeye devam ederek "Onlarmış, öyle söyledi" dedi.

Sigarasını fırlatıp ayağa kalktı, Eren'e bir şey söylemeden montunun önünü kapattı ve yürümeye başladı. Merakla bakan Eren, "Görmeyecek misin?" diye seslendi.

Sanki duymamışçasına yürümeye devam etti Uğur. Bir gün Bulut'u affedeceksem böyle bahanelere gerek duymadan yapacağım zaten diye düşünüyordu ve Görkem'in arabasına atladığı gibi evin yolunu tuttu.

Saçlarımdan Bileğine   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin