15-Çatırdamalar Başlasın

22.4K 1K 134
                                    


Onur, elime bir defter tutuşturup tek kelime etmeden giderken oldukça tanıdık gelen bu deftere merakla baktım. Bu sırada annem gelmişti yanıma ve Onur'u gördüğü gibi gözlerini devirerek, "Ne diye gelmiş?" Dedi. Omuz silktim. Defteri salona bırakıp dışarıya çıkmak için yeniden kapıya gittiğimde -Spor yapacağız, rahat bir şeyler giy- mesajı geldi Nil'den. Tebessümle birlikte kaşlarım çatıldı. Üzerime kısa bir bakış atıp odama çıktım hızlıca ve aynen dediği gibi bir kıyafet giyip nihayet bahçelerine girmiş bulunmaktaydım.

Arka bahçelerinde duran minderler iyice köşeye çekilmişti. Masa da duvarın dibinde duruyordu ve üzerinde yine kek dolu bir tabak vardı. Bu sırada şortu ve siyah tişörtüyle bahçeye gelen Uğur, kıyafetimi süzerek gülümsedi.

"Olmamış mı?"
"Olmuş olmuş. Geç karşıma."

Sersem bir ifadeyle karşısına geçtim. Avuç içlerini havaya kaldırdığında yüzümde ki ifadeye gülümsemişti ve "Taze bir boksör olma yolunda ilk adım, öyle bakma" dedi.

Gülümseyerek başımı salladım. İfademi kontrol edemiyordum nedense. Sadece şu an içimde zerrece üzüntü yoktu ve ben de avuç içlerimi açarak ellerimi kaldırdım.

Garip bir bakış attı. "Çatlat patlak oynamıyoruz Esila. Yumruk yap elleri" dedi. Ah, şu an öyle bilgisizdim ki boksör olma konusunda bunu sonuna kadar belli ediyordum.

"Yaptım."
"Tamam şimdi şu duruşunu düzelt. Bak, sağ ayağıma bak benim. Nasıl duruyorum dikkat et."
"Geride tamam."
"Manken gibi mi duruyorum kızım ben? İyi bak."

Ellerini yeniden kaldırıp yüzüme dikkatlice bakarken hafiften eğildi. Şimdi yumruk haline getirdiğimi düşündüğüm ellerime bakarak gülümsemişti ve "Öyle parmağın kırılır. Baş parmaklar dışarı" dedi.

"Amma kural varmış ya!"
"Gardını al."

Gülümseyerek gardımı aldığımda avuç içine doğru sol elimi savurdum. Bu sırada elinde çaylarla gelmişti Nil ve tatlı mı tatlı bir gülümseme ile "Oh! Bu şiddet dolu derste yalnız değilim artık!" Diye mırıldandı.

Ne diye havaya girmiştim bilinmez, birkaç yumruk savurmuştum avuçlarına ama havamı anında söndürmüştü biricik yeni arkadaşım...

Kolumdan tuttuğu gibi beni yere yatıracak gibi olmuştu ve belimden tutup tekrar doğrulmamı sağladı. Bunu yaparken ise karşısında oyuncak bebek varmış kadar rahattı ve sırıtıp "Artistlik yaparsan yere yapıştırırlar aslan parçası. Dikkat edeceksin" dedi.

Gözlerimi devirmiştim belki ama gülümsüyordum. Yeniden gardımı alırken sahte bir ciddiyetle kaşlarımı çattım ve "Ben seni denedim bi kere" dedim.

'Tabi canım' dercesine başını sallarken karnına vurma girişimim tamamen vasattı. Tepkisizce yüzüme baktı. Sonrasında karnına doğru baktı ve "İç kanama geçiriyorum" dedi alayla.

"Hiç mi acımadı?"
"Organlarım ezildi organlarım."
"Üf... Nil, hassas noktası neresi bu gıcığın?"

Çaresiz halime sırıtarak Nil'e baktığında, "Bi bulsam çok rahatlayacağız da bulamadım henüz" sözleri ile yanımıza geldi Nil.

İki beceriksiz, pek bir becerikli olan komşu beyimizin karşısında dikilirken gösterdiği her harekette iyice batırıyorduk. Aslında bana göre ne dediyse aynen onu yapıyordum. Hatta başarılı yapıyordum ama yüzündeki ifadesine bakılırsa pek de benim düşündüğüm gibi olmuyordu.

Nil vardı şimdi karşısında. Benden bir tık daha iyiydi. Eh, eminim ki her boş anlarında çalışıyorlardı beraber bu yüzden çok zorlanmıyordu hareketleri yapmakta. Düşüncelerim bir an için Nil'e attığı gülücüklerde takıldı. Hakaret ediyordu dayanamayıp ama öyle tatlı bir dille yapıyordu ki bunu, insan alınmıyordu.

Saçlarımdan Bileğine   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin