Beyaz Ve Kırmızı

7.2K 342 59
                                    

Kuaför oturduğum koltuğu aynaya doğru çevirince gözlerimi açtım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kuaför oturduğum koltuğu aynaya doğru çevirince gözlerimi açtım. Aynaya baktığımda kendimi tanıyamamıştım.

- Ay bu ben miyim ya?

Gülümseyerek cevap verdi kuaför Meryem abla.

- Çok güzel oldun Nevacım. Valla annenin senin saçını kestirmek için getirdiği ilk günü hatırlıyorum da hiç böyle güzel bir gelin olacağını tahmin etmememiştim.

- Dur bakalım Meryem. Daha gelinliğini bile giymedi kız. Bir giysin o zaman karar verelim, dedi annem.

- Evet Neva. Giyde görelim şu gelinliğini. Şafağa bile göstermemişsin. Merak ettik, dedi bu defa Selma annem.

Evett. Selma anne. O gemide kıyılan nikahtan sonra Selma abla dememe çok kızmıştı. Anne dememi istemişti.

Gelinliğimin bulunduğu odaya doğru gittim. Dışındaki paketi çıkarıp gelinliği ortaya çıkardım. Biraz geriye gidip baktım bir de. Çok güzel bir gelinlikti. Ve bunu ne Selma anneye ne anneme ne de Şafağa göstermiştim.

Gelinliğimi giyince kuyruklarını toplayıp merakla beni bekleyen annemlerin yanına gittim. Beni görünce açık kalan ağızlarından beğendiklerini tahmin edebiliyordum. İlk konuşabilense Meryem abla olmuştu.

- Demiştim ben size. O gelinlik olmadan da güzeldi ama bunun içinde bir melek gibi durmuş.

Dışardan gelen korna sesiyle herkes toparlanıp dışarı çıktı. Bizi almaya Şafağın arkadaşı Mert gelmişti. Beni görünce ıslık çalıp kendi etrafımda döndürdü.

- Vay vay vay. Sen neymişsin böyle yenge. Şafak boşuna aşık olmamış sana.

İltifatlarıda aldıktan sonra arabaya binip düğün salonuna doğru yola çıktık.

&&&

(Buradan sonrasını Şafaktan okuyacağız.)

Üzerimdeki damatlığın yakalarını son bir kez daha düzeltirken Emir içeri girdi. Emir askerden arkadaşımdı. Ve bir hafta önce eşiyle birlikte İzmire taşınmışlardı.

- Oo kardeşim. Fena olmuşsun. Şu damatlık benden daha çok yakışmış sana.

Kararsızlıkla aynaya baktım.

- Ben pek emin olamadım. Siyah mı alsaydık acaba?

Kolunu omzuma atıp konuştu.

- Kardeşim sen değil miydin siyah damatlık mı olur diyen? Kendi düğünüme cenazeye gider gibi mi giyineceğim demedin mi sen?

- Dedim demesine de ne bileyim. Düğün saati yaklaştıkça ben panik oldum.

- Rahat ol. Her şey yolunda gidecek. Hep böyle olur zaten. Bende düğünden önce çok stresliydim. Hatta bir ara düğünü bırakıp gitmeyi bile düşünmüştüm. Ama bak şimdi halime. Evliyim ve yakında baba olacağım.

Güldüm dediklerine. Çok güzel teselli etmişti beni gerçekten. Az sonra odaya Mertte girince tam olmuştu.

- Yengeyi getirdim abi. Fedaileriyle birlikte gelin odasında.

Rahat bir nefes aldım. Neva yakınımdaydı. Sakin olabilirdim artık.

- Düğünden önce bir kere görseydim. Stres falan kalmazdı bende.

- Kesin emri var yengenin. Yalvarsa bile göndermeyin onu buraya dedi. Anlarsın ya işte. Düğünden önce gelini görmek uğursuzluktur zırvalığı.

- Ha o mesele.

Şimdi anlamıştım. Da ne gerek vardı ki bu kadar gizeme. Merak etmiştim herkesden sakladığı gelinliğini. Emir camdan dışarı baktı.

- Misafirler gelmeye başlamış. İnelim bizde artık.

Aşağı inerken gelin odasının önünden geçtik. Kapıda Nevanın arkadaşı Eslem ve Merve anne nöbet tutuyordu.

- Ya bırakında bir kere göreyim Nevayı. Stresten değil de meraktan öleceğim şimdi.

- Hiç kusura bakma enişte. Seni içeri alırsak Neva bizi kıtır kıtır doğrar. Değil mi Merve teyze, dedi Eslem.

- Aynen Şafak oğlum. Ama için rahat olsun. Neva çok güzel oldu maşallah.

Emirle Mert zorla dışarı çıkardılar beni. Sıra sıra masaları dolaşıp insanlarla konuştuk.

Sonra sırayla salona Eslem, Merve anne, annem ve Emirin eşi Selin girdi.
En son onu gördüm. Nevamı. Bir iki adım öne attım. Elimde olsa ona doğru koşardım. Oda bana birkaç adım attı. Sonra arkasından koşarak gelen birini farettim. Elinde silahla koşan birini.

- Neva dikkat et.

Neva ne olduğunu anlamadan adam sliahı başına dayamıştı bile. Herkes panik olmuştu. Annemin yüzündeyse çok değişik bir ifade vardı.

- İsmail, diye bağırdı sonra.

- İsmail mi? Anne? Babam mı o?

- Evet ya babanım. Sende annenin yıllar önce benden sakladığı oğlumsun. Selma? Çok büyük bir hata yaptın sen. Oğlumu benden kaçırmayacaktın. Şimdi ödeşme zamanı. Oğluma karşılık gelinin.

Sürükleyerek Nevayı dışarı çıkardı. Peşeirnden koşsamda annem engel oldu.

- Oğlum sakin ol. Konuşacağım ben babanla. Bir şey yapamaz Nevaya.

Yine de koştum arkalarından. Nevayı o adamın ellerine bırakmazdım. Vızır vızır akan trafiğin içine soktu Nevamı.
Ellerinden kurtulmaya çalışsa da sımsıkı tutulduğu eli koparamadı incecik bileğinden. Bir an dalgınlığına denk geldi ve bıraktı elini. Bu fırsatla koştu Neva. Bana doğru koştu. İşte o an karşıdan hızla gelen araba bayazlar içindeki meleğimi yolun öteki tarafına savurdu.

O üzerindeki beyaz gelinlik kırmızıya dönerken benim yapabildiğim tek şeyse arkasından bağırmaktı.

- Nevaaaa!



ŞAFAK Where stories live. Discover now