Nihayet Ertesi Gün

9.4K 456 116
                                    

Gözlerimi açtığımda beni uyandıran pencereden giren güneş ışığıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerimi açtığımda beni uyandıran pencereden giren güneş ışığıydı. Elimi gözüme siper edip kalkmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Kalkamayacağımı anlayınca vazgeçip annemin gelmesini bekledim.

Az sonra tahmin ettiğim gibi oldu ve annem içeri her zamanki gibi coşkulu değilde yüzü solgun bir şekilde girdi. Yanıma oturup elini alnıma koydu.

-Nasılsın daha iyi oldun mu?

-Anne ne bu yüzünün hali? Ölmedim ben. Yaşıyorum sadece biraz hasta oldum.

- Gördük dün. Berbat haldeydin. Seni nasıl içeri aldım onu bile hatırlamıyorum. Nasıl korkuttun beni haberin var mı? Kızım niye kendine dikkat etmiyorsun? Zaten vücudun hassas. En küçük bir şeyde hasta oluyorsun. Kaç kere aradım. Telefonlarımı da açmadın.

-Anne? Sen biraz sakin olabilir misin? İyiyim işte. Olacağa değil olana bak sen.

-Çok bilmiş seni. Nane limon yaptım onu içeceksin. Sonra da düzgünce kahvaltı yapacağız.

-İstesemde iteaz edemem. O yüzden tamam. Bir de benim telefonum nerede?

Telefonumu uzatıp odadan çıktı. Korkarak telefonun ekranını açtım. Bomboş ekranı görünce kalbim hızla atmaya başladı.

Neden? Neden tek mesaj bile atmamıştı. Neden bir kere bile aramamıştı? Neden? O zaman bu kutsal görev bana düşüyordu. Her şeyi ben mahvettim. O zaman ben düzeltecektim.

Bilinmeyen Numara : Askerim askerim.

Bilinmeyen Numara : Uğruna can vereyim.

Bilinmeyen Numara : Pencere kenarında yollarını gözlerim.

Askerim :Nasıl hiç kavga etmemişiz gibi davranıyorsun anlamıyorum.

Bilinmeyen Numara : Özür dilerim. Büyük hata ettim. Ama gerçekten kendimi tutamadım. Yani rüyanda bile o kızın ismi dilinden düşmeyince ben çılgına döndüm yani. Aklım başımdan gitti.

Bilinmeyen Numara : Anlatabildim mi?

Askerim : Anladım ama o söylediklerin gerçekten çok kötüydü. Hani kendinde olmadan söylemiş olsan bile. Berbat hissettirdi.

Bilinmeyen Numara :Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim.

Bilinmeyen Numara : Beni affedebilecek misin?

Askerim : Affettim. Yine ve yine affettim.

Bilinmeyen Numara : Seni çok seviyorum. Teşekkür ederim.

Askerim : Bu itiraf için biraz erkendi ama neyse. Bugün nereye gideceğiz?

Bilinmeyen Numara : Malesef anam izin vermiyor. Kır dizini otur dizimin dibinde diyor. Nikah dairesine falan gidemezsin diyor.

Askerim : Bak ya. Nasılda lafı çarpıtıyor.

Bilinmeyen Numara : Hastayım. Dünkü yağmurda vicdan azabı çektim.

Askerim : Aptal bacım benim. Niye yağmurda kalıyorsun sende. Çok fazla yağdı dün.

Bilinmeyen Numara : Dedim ya işte vicdan azabı çektim. Müslüm Babada dinlerdim de telefonumu çıkartması zor geldi.

Askerim : Bana konum atsana.

Bilinmeyen Numara : Sebep? Kaçırmaya mı geleceksin?

Askerim : He evet. Bohçanı şimdiden hazırla çarşafları birbirine bağlayıp ip yap şimdiden. Akşam uğraşmayalım.

Askerim : Yanına geleceğim işte.

Bilinmeyen Numara : Öyle desene ya. Bende kaçırmaya geleceksin sandım. :-)

Şafak geldiğinde çoktan annemin zoruylada olsa kahvaltımı yapmıştım. Kapı çaldığında elim direkt saçıma gitti ve düzeltmeye başladım. Sonra annemle Şafağın konuşmaları ve adım sesleri.

Biraz sonra benim yanımda olacaktı. Benim odamda olacaktı. O kavgadan sonra benimle bir daha görüşmek istemez sanmıştım.

Kapı açıldı ve içeri annem girdi. Arkasında da benim askerim. Annem bana kaş göz yaparak bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama yine bir şey anlamıyordum.

- Arkadaşın gelmiş kızım,diyip Şafağın içeri girmesine izin verdi.

Arkadaşın kelimesinin üzerine öyle bastırmıştı ki bir an korktum.

- Ben sizi yalnız bırakayım.

Kapıyı kapatıp çıktığında yine yalnız kalmıştık. Dünki gibi.

- Nasılsın? Çok ateşin var mı?

- İyi hissediyorum.

- İyi hissetmenle olur mu o?

Sabahtan beri alnımdan el eksik olmamıştı. Şafakta ateşimi kontrol etmek için elini alnıma koyunca kalbim hızlandı.

- Bu kadar heyecanlanmana gerek yok. Sadece ateşine bakacağım.

Güldü. Ne yani? Kalp atışlarımı mı duydu?

-Ne?

- İçinden konuşuyorsun. Yani içinden konuştuğunu sanıyorsun. Sakin ol Neva. Sain ol Neva. Bunların hepsini duydum.

- Gıcık mısın sen ya? Duyduysan bile insan bunu kendine saklar. Yüzüme vurmana ne gerek var.

Annem bir süre sonra komşuya gitme bahanesiyle evden ayrıldığında aynı anda birbirimize baktık.

- Aynı şeyi mi düşünüyoruz askerim.

- Sende mi yemek düşünüyordun bacım.

- Onu düşünmedim ama o da kabul.

Hasta olduğum için yardım etmeme izin vermemişti. Bize kahve yapmış ve evdeki en güzel filmi seçmişti.

Şimdi anladınız mı ben bu adamı neden seviyorum?



ŞAFAK Where stories live. Discover now