Yeniden Sev -34-

17.8K 1.5K 682
                                    

Fotoğrafta Dolunay ve Umut var.

Bu bölüm Yazel, Yağız'ın yanına gitmeden önceki saatlerde geçiyor. Şu an hepsi okulda. Bir de bölüm içinde zamanın nasıl geçtiğini pek anlatmıyorum ama epey bir saat geçiyor haberiniz olsun sdhfjadslkş

İyi okumalar...

"Nasıl Yazel kaçırılmış olabilir?" diye sordu Elif, Kurtuluş'a yönelik. Kurtuluş o kadar halsiz gözüküyordu ki cevap verecek durumda değildi. Yine de kendini zorlamış, Elif'i merakta bırakmamıştı.

"Ona yazan bir numaradan bahsetti. Herif belli ki sapık, sürekli takip ediyormuş."

"Belki ona çok aşık biridir? Sapık değildir?"

Kurtuluş, donuk yüzüyle Elif'e bakarken içimden 'Yazel'e ne kadar benziyor' diye geçirmeden edememiştim. Yazel de hiçbir şey hissetmiyormuş gibi gözükürdü ancak aklından neler geçtiğini bilemezdik. Kurtuluş harap haldeydi. Yazel için çok endişeleniyordu ve belli ki kendisini çoktan kaybetmişti. Şu an bedenen yanımızda olsa da çok uzaklarda olduğunu görebiliyordum.

"Sen hiç kafede ona sürekli bakan birini fark ettin mi?"

Oktay'ın sorduğu mantıklı soruyla Elif'in suratına baktık hepimiz. Elif, anında cevap vermişti.

"Birileri demek istedin herhalde. Kafeye sırf Yazel'i görmek için gelenler çok."

Kurtuluş'un masanın üzerindeki eli yumruk halini alırken gülümser gibi olmuştum. Önünde uzun bir yol vardı ve o daha belli ki bir şeylerin farkında değildi.

"Daha ağlayacak mısın?"

Umut'un sesiyle kafamı ona çevirdim ve yanağımdaki gözyaşlarını elimin tersiyle sildim. O dediği için fark etmemden mi bilmiyordum ancak gözlerim acımaya başlamıştı. Korkuyordum. Yazel'in başına bir şey gelmesinden deli gibi korkuyordum. Onu çok incitmiştim, evet. Ancak bunlar için çok pişmandım. Ona hep değer vermiştim. Ona herkesten çok değer vermiştim. Bu yüzden beni herkesten çok incitmişti.

Neredeyse herkesten çok...

"Tamam Dolunay, inandık senin yapmadığına. Ağlamana gerek kalmadı."

Umut'un dedikleriyle sinirim bir hayli bozulsa da belli etmemiş, bakışlarımı kaçırmıştım. "İşine bak, Umut."

Omuzlarını silkerek yanımdan geçti ve Kurtuluş'un yanına oturdu. O esnada müdürle konuşan Yaşar Amca'yı görmüştüm. Yerimde hareketlenip ona doğru koşar adımlarla yürüdüm ve tam önünde durdum. Müdürle konuşmasını bitiren Yaşar Amca'nın yüzüne baktığımda bir hayli perişan olduğunu görmüştüm.

"Yaşar Amca, ne oldu?"

Yaşar Amca, yorgunlukla gözlerime bakıp eliyle yüzünü sıvazladı. "Çok kötü şeyler oldu, Dolunay. Gözümden sakındığım kızıma kıydım."

"Tahmin ettiğim şey mi yoksa?" 

Yaşar Amcanın sessizliği cevabım olmuştu. Yazel, ilk kez bu yarasıyla sınandığında bana anlatmıştı. Bu ilk olayları değildi. Daha önce de Yazel'in çok incindiği olmuştu ama Yazel, babasını affettiğinde aralarındaki ilişki daha iyi bir hale gelmişti. 

"Yaşar Amca, Yazel'e verdiğin sözü niye tutmadın? Onu geçen sefer çok incitmiştin, bir daha ona bu konuda yalan söylemeyeceğin konusunda sana inanmıştı. Kim bilir nasıl yıkılmıştır..."

Kim bilir ne haldedir...

"Biliyorum, Dolunay. Onu bulduğum an ayaklarına kapanacağım zaten. Nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim olsun yeter. Bir daha yüzüme bakmasın, tamam. Ama iyi olduğunu bileyim yeter."

YENİDEN SEV | TextingWhere stories live. Discover now