Final

17.4K 602 121
                                    

Ben geldim final bölümüyle.

Bu kitap benim için çok ayrı çok özel konusundan şaşmadan final yapmak istedim.

Umarım beğenirsiniz. Bu zamana kadar beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim 😘🥰

ASKERİN VURGUNU FİNAL

"Av zamanına dahil olmak istiyorum." 

Sevdiği son nefesini vermişken düşünebildiği tek şey buydu. Onu Nefes'siz bırakanlardan intikam almak istiyordu. Sevdiğinin kanını yerde koymayacaktı. Biricik meleği gerçekten melek olmuştu ve o bunu yapanları diri diri toprağa gömecekti.

Canını kaybetmişti.

Yıllarını, sevgisini, nefesini, kalbini, hüznünü, mutluluğunu... her şeyini kaybetmişti. Hayatında ki en önemli kişi Nefes'iyken nasıl olur da başka bir şey düşünebilirdi.

Yapamıyordu. O soğuk odada beyaz çarşafın altında yatarken yapamıyordu. Ne onu görmeye cesareti vardı nede göz yaşı dökmeye.

Eğer..eğer bir kere ağlarsa devamı gelecekti. Alparslan yenilecekti fakat olmazdı. Şimdi olmazdı. Bu kalleş tuzağı kuranlar dışarıda rahatça nefes alırken o yenilemezdi. Onları bulduktan sonra sevdiğinin yasını tutacaktı. Her dakika, her saniye tutacaktı.

*****

1 ay sonra

Alparslan sevdiğinin öldüğünü duymak istememiş ve orayı terk etmişti.

Nefes’i, sevdiği. Daha yeni kavuştuğu karısı, kadını. Hiç bir hayallerini yerine getirememişlerdi.

Çocukları olacaktı daha...

Ama bir kaç beyinleri örümcek ağı tutmuş şerefsizler almışlardı karısını ellerinden.

Şimdi zaman intikam zamanıydı.

Alparslan av zamanına katılmış, sevdiğinin intikamını almak için geceleri onunla yatıp sabahları operasyonu yürüterek, itleri ait olduğu yere, cehennem ateşini harlamaya odun olarak yolluyordu.

Telefonunu kırıp atmıştı. Operasyona katılmadan önce ise kesin bir dille operasyon bilgilendirmesi dışında herhangi bir şey duymak istemediğini belirtmişti.

İstemiyordu. Sevdiğinin ölüm haberini duymak istemiyordu. O acıyan sesleri duymak istemiyordu.

Önce intikam sonra da ölüm istiyordu. Sevdiği kadına kavuşmaktı tek gayesi.

“ komutanım görüntü aldık”

Murat’ın bağrışıyla Alparslan el hareketleriyle diğerlerini sağ sola dağıtıp dürbünü alıp gelenlere baktı.

30 ‘a yakınlardı. Alparslan telsize yaklaşıp konuştu.

“Hazır olun işaretimle başlıyoruz. “.

Gelenleri kontrol ederken gördüğü yüzle telsizin mandalına basıp, “Habip benim yanlışlıkla vuranın bile belasını sikerim! “

Tim tüfeklerinde ki dürbünlerle gelenleri kontrol edip atış pozisyonu aldı. Komutanlarının emri yeterince netti!

Alparslanın ateşiyle savaş başlamıştı. Buna savaş demek yanlış olurdu tabi. Burada tek taraflı savaş vardı. Şerefsizler canlarını dişlerine takarak savaşıyor, TÜRK Askeri çerez niyetine onları çitliyordu.

"Komutanım gelenler var. 8 yönün de. 3 silahlı araç ve 20ye yakın şerefsiz."

Alparslan dürbününü oraya çevirip gelenlere baktı. Hepsinin elinde onların sahip olmaması gereken silahlar vardı ve yürüyüşlerine bakılırsa kendilerinden emin gözüküyorlardı.

Yamukça gülümseyip aracın tepesinde ki adamı alnından vurdu.

"Onlar sizin. Diğerleri benim."

Askerler aldıkları emirle dürbünlerinin yönünü değiştirmiş ve yeni gelenleri cehenneme onur konuğu olarak yollamaya başlamışlardı. Alparslan ise kalan son şerefsizleri öldürmekle meşguldü. En arkada ki araca kesinlikle atış yapmıyordu. Orada bizzat ilgileneceği Habip vardı. Ona aklında ki bütün işkenceleri uygulayacak, diri diri toprağa sokacaktı. Sevdiğine acımayan adama bir saniye bile acımayacaktı.

ASKERİN VURGUNUWhere stories live. Discover now