3.bölüm

26.7K 963 70
                                    

Medya: Alparslan Bozkurt

İlk bölümler biraz kısa sonraki bölümler gittikçe uzuyacak umarım beğenerek okursunuz oy önemli değil ama yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen :)

3.bölüm

Birini sevmek hele ki bir askeri sevmek yürek işiydi, cesaret işiydi. Ölümü sevmek gibiydi. Sevdiğin adam ölümdür çünkü. Sonra barut kokusunu sevmen gerekir, sevdiğin adam barut kokar çünkü. Sonra sevginle beraber sabrı öğrenirsin. Çünkü: asker beklemek sabır işiydi.

*

Nefes telefonu kapadıktan sonra gözleri dolsa da akıtmadı.

Bir saatlik yoldan sonra okula geldiler. Ama yol ne Nefes için ne de Dağhan için bitmemişti. Birbirlerine sataşa sataşa gelmişlerdi ve bir an gerçekten Nefes Dağhan'ı hastanelik edecekti.

Okula geldiklerinde Nefes arabadan inip kendi binasına ilerlemeye başladı. Allah izin verirse bu sene doktor olarak mezun olacaktı.

Nefes binaya girip etrafına bakındı Dağhan'la Tuğba arkadan geliyordu. Onları beklerken yanına Okan gelmişti. Bıkmıştı bu çocuktan. Dört senedir peşinde dolanıyordu. Alparslan kaç defa uyarmıştı oysaki. İşte bir insan yüzsün olmasın değil mi?

" Bu yüzünün hali ne Nefes? " diye sanki sevgilisiymiş gibi hesap sorması Nefes'i çileden çıkarıyordu. " sana ne Okan! " diye terslese de bir şey değişmiyordu. Diyordu işte yüzsüzdü bu çocuk. " Yine uyumadın değil mi? Alparslan denen o herifle çıktığından beri yıprandın buna rağmen bitirmiyorsun ilişkini. Neyine âşık oldun o adamın? " Nefes bir hışım Okan'a dönüp "Sen kimsin Okan? Hangi hakla ilişkim hakkında yorum yapıyorsun? Uzak dur Okan benden de barut kokan aşkımdan da uzak dur!" diyerek uzaklaştı yanından. Tuğba'lar kendi de gelebilirdi.

Dersinin olduğu sınıfa girip çantasını yanına bırakıp oturdu. Bu dersi seviyordu. Zordu aslında dersi anlaması günlerce kafa patlatman gerekiyordu. Ama Nefes hiç bir zaman kolayı istememişti. En büyük örneği Alparslan'dı. Üç buçuk senedir çıkıyorlardı. Ama her planları yarım kalıyordu. Çünkü: sevdiği adam askerdi. Gecesi gündüzü belli olmuyordu ama Nefes hiç bir zaman şikâyet etmemişti. Biliyordu Alparslan'ın kalbine kuma gideceğini, önce vatanının geleceğini. Buna rağmen sevdi Nefes. Sevdi ve sevildi. Beklerdi. İsterse ömrünün sonuna kadar bekletsin. Beklerdi. Dönmeyecek olsa dahi beklerdi. Aşkta bu değil miydi? Kendinden fedakârlık yapmak, aşkın için her şeye katlanmak değil miydi?

Genç kız üç saat üst üste iki derse girince devrelerinin yandığını hissetmişti.

Nefes dersten çıktıktan sonra kendini direk kantine attı. Can dostunu ve eniştesini görünce yanlarına gidip kelimenin tam anlamıyla kendini sandalyeye attı. " Sanırım artık bir beynim yok. " diye isyana bağladığında Tuğba ve Dağhan ona gülerek bakıyordu. " Neden? " diye sordu Dağhan nedenini bile, bile. " 5 dakika önce ben bu kadar bilgiye gelemem dedi ve kulağımdan akıp gitti. " Tuğba arkadaşının cevabına kahkahayı basmıştı. " Gülmeyin ya " diye homurdandı Nefes.

Nefes'in homurdanmasına Dağhan'da daha fazla dayanamamış ve basmıştı kahkahayı.

Nefes daha fazla dayanamamış ve dersinin de bitmiş olmasının verdiği rahatlıkla okuldan dışarı atmıştı kendisini.

Genç kız sahil yoluna girip yürümeye başladı. Şuan tek istediği sevdiği adamdı. Özlemişti. Şuan sarılsa dedi kendi kendine. Fısıldasa kulağıma seni seviyorum diye. Ama şuan için imkânsızı istiyordu genç kız.

Gözünden bir damla yaş aktığında silmedi yerini yenileri alacaktı biliyordu. denize karşı gözyaşlarını akıtırken yanında beliren Okan'la derin bir nefes aldı. " Yine mi sen ?" Diye çatallaşmış sesiyle sorduğunda. Okan gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Tam bir şey diyecekken Nefes'in telefonunun çalması Okan'ın susmasına neden olmuştu.

ASKERİN VURGUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin