4.bölüm

21.2K 854 19
                                    



Ölüm. 4 harf iki heceden oluşan basit bir harf gibiydi. Peki ya anlamı. Anlamı da basit miydi.
Hayır!
Ölüm belki de sözlükte ki en acı kelimeydi.
Ölüm kaybetmekti. Bir daha görememekti. Bir daha dokunamamak.

Canı yanıyordu genç kızın. Ellerinden kayıp gidiyordu sevdiği. Ameliyathanenin kapısının önünde durmuş sevdiğinden gelecek tek güzel haberi bekliyordu. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Efe, Dağhan, Tuğba hiç bir şey yapamıyordu. Genç kız beyaz duvara gözlerini dikmiş yaşlar usul, usul akarken haber bekliyordu. İçinden ise Allah'a yalvarıyordu. Alma onu benden, yalvarırım alma...


Kaç saat geçti bilmiyordu genç kız. Kaç saattir o duvar dibinde haber bekliyordu. Yanına gelip gidiyordu arkadaşları ama o arkadaşlarını istemiyordu ki sevdiğini istiyordu yanında.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında genç kız hemen ayağa kalkıp doktorun yanına gitti. Ama ' o nasıl ?' Diye soramadı. Alacağı cevaptan deli gibi korkuyordu. Bunu fark eden Dağhan doktora yönelip " durumu nasıl ?" Diye sordu. Doktor önce soruyu soran Dağhan'a sonra da ağlamaktan gözleri şişmiş genç kıza baktı. " hastanın neyi oluyorsunuz? " diye soru yöneltti. " sevgilisiyim. " dedi genç kız. Doktor derin bir nefes alıp. " Alparslan Bey” diyip sustu doktor.

Nefes, nefesini tutmuş doktorun diyeceklerini bekliyordu.

“ Alparslan Bey hastanemize getirildiğinde çok kan kaybetmişti. Bu bizi zorlasa da kontrol altına aldık. Vücudundan dört kurşun çıkardık. Kurşunlardan biri ciğere saplanmış. Kurşunu çıkarıp yırtığı hallettik. Fakat ciğer kendini toplayana kadar solunum sorunu yaşayacak. " genç kız doktorun söyledikleriyle gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. " peki ne zaman uyanacak? " doktor genç kıza gülümseyerek bakıp " ameliyatta iki kez kalbi durdu. Vücudun ve ciğerlerin kendini toparlanası için uyutacağız. Bir hafta sonra ilacı keseceğiz ve kendisinin uyanmasını bekleyeceğiz. " genç kız tekrar yaşadığını hissetmeye başlamıştı. " teşekkür ederim. Peki onu görebilir miyim? " doktor genç kızın sorusuna gülümsedi. " şimdi değil. Önce kendini toparla bir oda ayarlasınlar uyu. Sonra girebilirsin yanına"

Genç kız mutluluktan havalara uçacak gibi hissediyordu. Sevdiği adam yaşıyordu. Bırakmamıştı onu. " tamam. Uyuyamam ama dinleneceğim. Aksi taktirde Alparslan’ın gazabına uğrarım. " doktor yanlarından ayrılınca Tuğba'nın boynuna sarıldı. " bırakmadı. Bu sefer kaybetmedin Tuğba  " Tuğba da can dostuna sarılıp. " o iyi olacak. " Tuğba’dan ayrıldıktan sonra Dağhan'a sarıldı genç kız. " sende kontrol et. " dedi genç kız.
Dağhan ise kızı saçlarına öpücük koyarak onayladı. " şimdi biraz dinleneceksin. Tamam mı ?" Genç kız usul usul başını salladı. " tamam dinleneceğim ama oda falan istemiyorum. " Dağhan da genç kızı onaylamak için başını salladı. " şimdi kantine iniyorum getirdiklerimi yiyeceksin." Dedikten sonra genç kızı sandalyeye oturtup Tuğba'nın elinden tutup kantine indi.

Genç kız Dağhan'lar kantine inince yoğum bakım ünitesinin kapısına bakmaya başladı. Sevdiği adam içeride Azrail’le savaşıyordu. Nefes’in ise elinden dua etmekten başka bir şey gelmiyordu.
....
Genç kız irkilerek gözlerini açtığında nerede olduğunu anlamak için etrafına bakındı. Olanları hatırladığın da yataktan doğruldu. Bir hafta olmuştu Alparslan yaralanalı doktorun dediği gibi Alparslan’ı bir haftadır uyutuyorlardı. Dağhan’da kontrol etmişti ve doktorun dediklerini teyit etmişti. Bugün ilaç vermeyi keseceklerdi. Sonrası ise tamamen Alparslan’ın elindeydi.


Genç kız yataktan kalkıp odada ki banyoya yöneldi. İşini halledince odadan çıkıp yoğun bakım ünitesinin önüne geldi. Dağhan’la doktor içerden konuşarak çıkmıştı. Hızlıca yanlarına gidip “bir şey mi oldu? “ diye korkarak sordu.

Dağhan ise Nefes’i kolunun altına alıp saçlarının üstüne öpücük bırakmıştı. “ sorun yok ufaklık ilacı kestik ciğerler kendini toparlamış. Şimdi uyanmasını bekleyeceğiz “ Nefes rahat bir nefes verip gülümsedi. Tam ne zaman uyanır diye soracakken “ ben bu kadar inatçı hasta görmemiştim açıkçası o yaralarla yaşaması mucize ” doktorun kurduğu cümleyle gülümsedi. “ ne zaman uyanır? “ diye Dağhan’a sorduğunda “akşam üzeri uyanmasını umuyoruz.” Aldığı cevapla kafasını salladı. Şimdi yapması gereken tek şey bir haftadır yaptığı gibi sabırla beklemekti.
........
Genç kız yaklaşık bir saattir yanında ki herkesi bozuk plak gibi sorduğu soruyla bunaltmıştı ama elinde değildi sevdiğini özlemişti ve uyansın istiyordu artık.

Dağhan “ ne zaman uyanacak? “ sorusuna cevap verecekken yanına gelen hemşirenin ‘hastamız uyandı ‘ haberiyle derin bir nefes aldı. Nefes’e dönüp “ uyandı sevdiğin artık onun kafasını ütülersin “ dediğinde Dağhan’a ters ters bakmış sonra umursamadan yoğun bakım ünitesine ilerlemişti.

ASKERİN VURGUNUWhere stories live. Discover now