1.bölüm

68.8K 1.5K 51
                                    

Medya: ben bu kitabı hep bu şarkıyı dinleyerek yazdım sizce de çok uymaz mı?

Geceler uzun günler kısadır, asker yâriyseniz. Ne gözünüze uyku girer ne aklınıza yapacaklarınız gelir. Tüm gün aramasını bekler aramıyorsa haber kanallarını gezer şehit haberlerine bakarsınız acaba bir şey mi oldu? Operasyonda mı? Yaralandı mı? İçin içinizi yer. Aradığında ise ilk önce derin bir nefes alır sonra özlediğiniz sesi duymak için bekletmeden açarsınız. Sesini duyunca su serpilir içinize.

Çalan kapıları korkarak açarsınız. Ya kendi değil haberi geldiyse diye. Bilirsiniz ki bu bir gün başınıza gelecek.

Buna rağmen seversiniz onun bir gün hiç gelmeyeceğini bile bile seversiniz...


#
"Nefes? " Genç kız pencerenin önünde sevdiği adamın aramasını beklerken düşüncelere dalmış, arkadaşının seslenmesiyle irkilmişti. Yanına gelen arkadaşına dönüp, " efendim Tuğba. " dedi durgun bir sesle. Arkadaşı ise, hemen anlamıştı bir şey olduğunu. Çünkü, Nefes ona kolay kolay adıyla seslenmezdi. " Ne oldu ufaklık? " diye sordu.

Nefes ise önce derin bir nefes aldı. Sonra tekrar telefona dikti gözlerini " Normalde 15 dakika önce araması lazımdı. Aramadı. Merak ediyorum "
Tuğba kardeşim dediği can dostunun bu haline iç çekip " Hemen kötü düşünme komutanı çağırmıştır belki " diye avutucu bir cümle kursa da buna ne kendi ne de Nefes inanmamıştı. " Hadi gel bir şeyler ye Alparslan senin bu halde olmanı istemezdi."

Tuğba'nın kurduğu cümle Nefes’in gözlerinin dolmasına sebep olmuştu. " Dün akşam Alparslan’da öyle dedi. Sana iyi gelmiyorum dönüp dönmeyeceğim belli değil dönsem dahi tekrar gideceğim ömrünü beni bekleyerek geçirmeni istemiyorum dedi. Kavga ettik. "

Tuğba daha fazla dayanamayıp kardeşine sarıldı. " Düzelirsiniz meleğim. Onu da düşün o orada tek biz burada bir aradayız. " Nefes bu sefer hıçkırmıştı. " ben onsuz yapamam Tuğba "

Nefes belki de saatlerce can dostunun göğsünde hıçkıra hıçkıra ağladı. Telefonun çalmasıyla kendine geldi. Arayana bakınca derin bir nefes alıp gülümsedi.

Tuğba ise arayanı anlayınca Nefes’i yalnız bıraktı.

"Alp." Nefes sevdiğinin ismini telaffuz edince ikisi de derin bir nefes aldı. İkisi de özlemişti. " Küçüğüm" dedi Alparslan. O yedi harflik ufacık kelimeye o kadar çok anlam sığdırmıştı ki. " Merak ettim." Dedi Nefes. Alparslan ise aramadan önce uydurduğu yalanı sevdiği kadın daha fazla üzülmesin diye ortaya attı. " Komutanım çağırdı Küçüğüm. "Nefes inanmasa da bir şey söylemedi sadece sustu.

Alparslan’da memnun değildi bu durumdan. Sevdiğine yalan söylemeyi sevmese de nasıl diyecekti baskın yedik diye. Kendi için sorun değildi alışmıştı görevlere ama Nefes değildi. Merak ediyordu, korkuyordu. Kaç defa vazgeçmek, özgür kılmak istemişti sevdiğini.

Nefes, Alparslan’ın kalbine kuma gittiğini bile bile sevmişti. Alparslan’ın vazgeçmek istediği her seferinde susturmuştu.

Alparslan için önce vatanı sonra kadını geliyordu. Alparslan’a göre vatanına sahip çıkamayan kadınını koruyamazdı.
Nefes’e göre ise bir adam vatanına tutkunsa kadınına vurgun olurdu.

" Özgür kıl kendini Nefes’im" dedi Alparslan. Ağzı bunları diyordu belki ama kelimeler çıkarken boğazını yarmış, kalbini parçalamıştı. Vazgeç diyen aklı, diliydi. Kalbi ise çığlık çığlığa bırakma diye bağırıyordu.

Nefes'in ise gözleri dolmuştu. Vazgeç diyordu sevdiği adam. " Öl diyorsun be Yangınım. " Doğruydu Nefes’in dedikleri öl diyordu Alparslan ona. Bilmiyordu sanki Alparslan, Nefes veya kendi vazgeçerse ölürdü.

Alparslan sevdiğinin cümlesiyle bir an nefes alamadı. Sustu. Kalbi kendi sahibine yalvardı. Öldürme bizi diye. Nefes'in kalbi Alparslan’ı gördüğünden beri onundu. Şimdi yalvarıyordu.

" Yıpranacaksın. " dedi Alparslan çaresiz bir sesle. Çaresizdi ne sevdiğinden vazgeçebiliyordu ne Vatanından. Nefes ise " sana ne be adam yıpranacakta benim! Bekleyecekte! " diye çıkıştı bu sefer. Alparslan Nefes’in çıkışına şaşırmadı. Küçüğü asiydi. En çokta bunu sevmemiş miydi zaten Alparslan. Asiliğini. Bırakamazdı işte, bu küçük, tatlı şeytansız yapamazdı. Biliyordu, kendi vazgeç diyordu da Nefes bıraksa yaşayabilir miydi? Cevap çok basitti, yaşayamazdı. Sıkardı kafasına. Çünkü kalbi hiç bir zaman bırak dememişti. Beyniydi bunu söyleten. Vazgeç diyen beynini dağıtırdı.

" Seni seviyorum. " dedi adam. Başka ne diyebilirdi ki. Vazgeç diyordu. İki kalpte isyana geçiyordu. Bu iki yürek anca sevebilirdi. Ayrılmak, vazgeçmek haramdı onlara. Kalplerine yazılacak en büyük günahtı...
#

ASKERİN VURGUNUOnde histórias criam vida. Descubra agora