17.Bölüm

10.4K 637 35
                                    

Ben geldimmm.

Gecikme için özür dilerim yoğun bir hafta geçirdim bölümü şimdi tamamlama fırsatım oldu.

Umarım beğenirsiniz.

Keyifli okumalar.

Sınır +150

Yaşamla ölüm arasında çok ince bir çizgi vardır. Araf’ta sıkışıp kalmışsan, hâlâ atmakta olan kalbini dinlemelisin o sana doğru olanı söyler.


Kürşad gördüğü düz çizgiyle yıkıldığını hissetmişti. Sevdiği kadın pes etmişti. O çizgi ona işaretti değil mi?

Ölüme!

Nefes’le Alparslan ne yapacağını şaşırmıştı.

Kürşad ‘ öldü ‘ diye sayıklıyordu.

Nefes abisine sarıldı. Abisi o perde kapanmadan ne görmüştü? Ne görmüştü de yıkılmıştı böyle!

Alparslan sıkıntıyla nefes aldı o düz çizgiyi kendisi de görmüştü.

Ve o çizginin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu.

Kürşad bir anda doğrulup yumruğunu duvara vurdu.

“ Ölemez! Duydun mu beni Üsteğmen ölemezsin! Böyle bir bilinmezliğe atamazsın beni! Bizi! Yıllarca bir hain sandım ben seni şimdi sana kavuşabilecekken beni kendinden mahrum bırakamazsın! Gidemezsin”

Kürşad’ın sesi sonlara doğru fısıldamaya dönmüştü.  Sevdiği kadın ölüyordu. Kendinden ne kalacaktı geriye. ‘gitme’ diye fısıldadı tekrar.

Bir kaç dakika sonra içeriye aceleyle giren doktorlar çıktı. Doktor Ahmet bey hariç diğerleri giderken Ahmet bey Alparslan’ların yanına geldi. Tam bir şey diyecekken Kürşad acı bir tonda fısıldadı.

“ Söyleme doktor “

Ahmet bey kaşlarını çattı. Neyi söylemeyecekti?

“  Kürşad bey belli ki bazı şeyleri yanlış anlamışsınız. Rojda hanım uyandı. İşaret parmağında takılı olan cihazı çıkardığı için kalbinin durduğunu düşündük o yüzden odaya aceleyle girdik. Şuan durumu iyi kendi başına nefes alabiliyor. Sadece ağrısı fazla olduğu için kısa bir süre uyuması için tekrar ilaç verdik. Şimdi normal odaya alacağız. Geçmiş olsun. “

Doktor Ahmet bey açıklamasını yapıp gittiğinde. Arkasında kalan mutluluğu görmemişti. Kürşad küçük bir çocuk gibi kardeşine sarılıp “ Ölmemiş Nefes. Yaşıyor. “ dedi.

Nefes’te abisine sarılıp gülümsedi. Abisi mutluysa kendisi de mutluydu.

Kürşad daha sonra dostuna sarıldı.

“ ölmedi.”

Kürşad’ın fısıltısı ikiliyi de güldürmüştü. Şuan karşılarında gördükleri adam tanıdıkları Kürşad Soykan değildi.

O herkese kök söktüren, askeri akademilerde ders konusu olan, dağda adı geçtiğinde bile  it sürülerinin titrediği adam yoktu.

Sanki tüm gün babasıyla annesini beklemiş ve annesiyle babası eve geldiğinde istediği oyuncağı almış bir erkek çocuğu vardı karşılarında.

Kürşad’ın bu hallerine alışık olan kişi Nefes’ti. Abisi şuan annesiyle babası şehit düşmeden önceki hali gibiydi.

Bu düşünce gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.

Alparslan sevdiği kadının gözlerinin dolduğunu gördüğünde kollarının arasına aldı.

Nefes Alparslan’a sokulup fısıldadı.

“ Abim çok mutlu şuan ki hali aynı annemle babamın şehit düşmeden önceki hali gibi. “

Alparslan sevdiği kadına daha sıkı sarılıp, “ abin iyi güzelim ne olur artık sende iyi ol. “ dedi.

Nefes Alparslan’dan ayrılıp gözlerine baktı. Elini sevdiği adamın yanağına yaslayıp, “ iyiyim ben. Daha da iyi olacağım sen yanımdasın. Şehit düştüğünü sandığım abim yanımda. Çok daha mutluyum artık. “

Alparslan Nefes’in alnından öpüp tekrar sarıldı. Ta ki Kürşad’ın Nefes’i kolundan tutup kendi göğsüne çekene kadar.

“ Yedin kardeşimi be! “ Kürşad Nefes’e sarılırken mutluydu. Kardeşi yanındaydı, sevdiği kadın iyiydi. Bu mutluluğunu ise Alparslan’a sataşarak gösteriyordu.

Alparslan Kürşad’a göz devirip Nefes’i kendine geri çekti.

“ ben sevgilimle kantine iniyorum. Sende defol git Üsteğmen’in yanına. Allah’ın devesi. “

Kürşad’ın cevap vermesini beklemeden Nefes’i de yanında götürerek kantine indi Alparslan.

Sevdiği abisi bir şey yemiyor diye kendine yememişti ve artık bir şeyler yemesi gerekiyordu.

Alparslan tostları alıp geldiğinde tostun birini Nefes’e verdi.

“o bitecek”

Nefes Alparslan’a gülümseyip kafa salladı.

“ Abin de artık iyi olduğuna göre ben evlilik işini uzatmak istemiyorum güzelim. “

Alparslan’ın dedikleriyle Nefes’in ısırdığı tost boğazında kalmıştı.

“ bende uzatma taraftarı değilim sevgilim ama bu konuyu abimle konuşalım olur mu? “

Alparslan elini sevdiği kadının yanağına koyup okşadı.


“ Her şey sen nasıl istersen öyle olacak. “

Nefes’i yüzünü Alparslan avcuna çevirip öptü.

“ bu hayatta ki en büyük şansım sensin Alparslan. Seni seviyorum “

“ Bende seni seviyorum Küçüğüm. Vatan’ım gibi seviyorum “

*’*’ *’*’ *’*’

Kürşad Rojda normal odaya alındığında odadan doktorların çıkmasını beklemiş doktorlar çıkınca da içeri girmişti.

Rojda’nın uyuduğunu görünce gülümsedi.

Melek gibiydi sevdiği kadın. Sakin ve huzurlu duruyordu. Ama uyanıkken fazlasıyla hırçın ve asiydi. Kaplan & kedi misali.

Sandalyeyi yatağın yanına çekip oturdu.

Senelerce sevdiği kadını hain sanmıştı. Gözlerine doya doya bakamamıştı. Sarılıp kokusunu soluyamamıştı. Çarpışma anında burnuna dolan koku senelerce aklından çıkmamıştı. Çıkartamamıştı.

Sonra öğrenmişti hain olmadığını. En acı şekilde. Sevdiği kadın işkenceye maruz kalmış ve yetişemese bir kadının başına gelebilecek en kötü şeyi yaşayacaktı. Düşündü bir an Kürşad. Ya yetişemeseydim. Damarlarında akan kan yol değiştirip beynine akıyordu düşündükçe.

Gözlerini yumdu Kürşad sakinleşmesi lazımdı. Geçmişti. Sevdiği kadını kurtarmıştı. İyiydi şimdi. Daha da iyi olacaktı.

“ Kürşad “

Kürşad fısıltı şeklinde duyduğu ismiyle açtı gözlerini. Gözleri yeşilleri bulduğunda dolduğunu hissetti. Genzi yanıyordu. Yutkunamadı.

Allah’a şükretti. Sevdiği kadın iyiydi. Şimdi doya doya bakabilirdi yeşillere. Doya doya sarılabilir, kokusunu içine çekebilirdi.

Sandalyede doğrulup kadının elini tuttu.

ASKERİN VURGUNUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon