21: "Hi Lex."

755 48 18
                                    

23 Ocak
Saat: 23.48
Mekan: Alexa ve Madison'ın
mutfağı

Madison bitki çayını karıştırırken öksürdü. Son bir haftadır hasta olduğu için ona bakıcılık yapmak sorumluluğum haline gelmişti. En azından son iki gündür biraz iyi sayılırdı. Evet, kendimi bununla avutuyordum. Kendi çayımdan bir yudum alıp elimdeki fincanı kurulamaya devam ettim. "Ee hediyeni aldın mı?"
Fincanı rafa koyarken yüzümü ekşittim. "Ne hediyesi?"

"Calum'ın doğum günü hediyesi tabi ki." Cümlesiyle kafamın içinde bir şimşek çaktı. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim?

"Siktir!" diye inlediğimde Mads şokla bana bakmaya devam etti. "Gerçekten unutmuş olamazsın!"

"Son 1 haftadır basında olduğum için unutmuş olamaz mıyım?"

Tamam, tamam tüm suçu Madison'ın üstüne atmak tam bir kaşarlıktı. İşimi garantiye almayarak son vakte bırakmış olmak tamamen benim aptallığımdı.

Mads tarçın rengi koltuğa otururken, "Sakın beni suçlama şıllık. Ben hastalanmadan önce Calum'a hediye alabilecek tonla vaktin vardı," dedi bağırırcasına. Ama ses telleri bağırmasına pek izin vermediği için dışarıya yalnızca bir tıslama geliyordu. Gülmemek için dudağımı dişledim.Koltuğa oturup fincanımı orta sehpaya bıraktıktan sonra başımı geriye attım. İşte şimdi gerçekten sıçmıştım. Resmen 1 günüm kalmıştı ve ne alacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. "Aklında hiç mi bir şey yok?" Mads sesini olabildiğince az kullanmaya çalışarak sormuştu bunu. Başımı evet anlamında salladım.

Telefonumu açıp konuşmalarımıza girdim ve mesajları okumaya başladım. O sırada Madison'ın annesi onu aramış ve konuşmaya başlamışlardı. Mads annesine dert yanarken aklıma sonunda bir iki şey gelmişti. "Hadi bana Alexa'yı göster! Neler yapıyor kuşum?" Mads eliyle gelmemi işaret ettiğinde gülümseyip telefonumu bıraktım ve kalkıp yanına oturdum. Madison "Bazen beni ondan daha çok sevdiğini düşünüyorum anne," dediğinde kıkırdadım. "Pabucun dama atılalı çok oldu Mads. Alice nasılsın? Çok özledik seni. "

Alice ile yarım saat kadar dedikodu yaptıktan sonra, "Ee yok mu birisi?" dediğinde Madison hemen atladı. "Biri var aslında ama bu arkadaş çok nazlanıyor."

Ah evet, şimdi yaklaşık 1 aydır bu adamla çıkmıyormuş ve onunla hiç yatmamış gibi yapmam gerekiyor. Tanrım onu düşününce bile sırıtıyorum, şimdi nasıl sakin kalacağım?

"Kendimden emin olmak istiyorum sadece. Ona tam anlamıyla güvenmem lazım sonuçta."
Madison bana kaşlarını kaldırdı. "Ona karşı ilgin olduğunu inkar etmiyorsun yani?" Güldüm. "İnkar etmiyorum ama kabul de ettiğimi söyleyemem," dediğimde Alice kıkırdadı. "Madison, bu kız çoktan abayı yakmış, merak etme olur bu iş." Alice'in söyledikleriyle ağzım açık kalırken Mads ve Alice güldü.

"Ashton neler yapıyor?" dediğinde gülmemeye çalıştım.
Mads'in yanından kalkıp fincanları yıkadım ve onları yerlerine yerleştirdiğimde Madison ve Alice konuşmalarını bitirmişti.

"Alice Ashton'ı sorduğunda üstümden inmiyor demeliydin," dediğimde "Doğru," güldük. Gülmemiz bitip araya sessizlik girdiğinde Madison'ın telefonundan aramanın kapanma sesi duyuldu. İkimizin de gözleri faltaşı gibi açılırken Madison tedirgince ayağa fırladı. Kalbimin güm güm atışını duyabiliyordum. Sanırım Madison'ınkini de duyabiliyordum.

"Sence duymuş mudur?" dedi hafif titreyen sesiyle.

"Dua edelim de duymamış olsun," diye mırıldandım.

"SİKTİR, BEN DİNLE İÇLİ DIŞLI DEĞİLİM Kİ!"

24 Ocak
Saat: 15.25
Mekan: Sam Doria Plak Ve Kitap

genesis | hoodWhere stories live. Discover now