13: permission

2.2K 115 26
                                    

İçeri girdiğim gibi üstümdeki hırkayı koltuğa fırlattım. Luke elindeki şişe ile dans ederken Claire ve Mike daha yeni montlarını çıkarıyorlardı.
Madison dudakları kıpkırmızıyken odadan çıktı ve bağırdı. "Lucas sana güzel bir haberim var!"

Luke şişeyi tezgaha bırakırken gülümsedi. "Yoksa daha çok içki mi aldınız?"

Michael yüzünü buruşturdu. "Adamım senin gerçekten sorunların var," dedi ve karşımdaki koltuğa oturdu. Claire karaoke makinesini televizyona bağlarken Calum yanıma oturdu.
Madison kayarak Luke'un yanına ulaştı. "Sana kız buldum-"

"Dur orada cici kız, sen benim zevkimi anlayamazsın. "

Sehpanın üstündeki bira şişesini açtıktan sonra Madison'a döndüm. "Kimi çağırdın? Peyton mı?" Şişeyi kafama diktim. "Ah hayır Peyton, Luke için bile fazla salak," dediğinde Luke kaşlarını çatıp "Heey!" diye bağırdı. Calum ve Mike kahkaha attı.

"Luke üzülme ama gerçekten Peyton senin için bile fazla salak," dedi Mike Claire makineyi kurup yanına oturduğunda. "Kimi çağırdın Mads?" dedi Claire. Başını Mike'ın omzuna dayadı ve elindeki birayı aldı. Calum hariç hepimizin ayakları sehpanın üzerindeydi.

"Heaven."

"Latin," dediğimde Luke şokla gözlerini bana çevirdi. "La-la-latin mi?"

Onaylayan mırıltılar çıkardığımda, Luke bağırdı. "SİZİ KÜÇÜMSEDİĞİM İÇİN ÖZÜR DİLERİM!" Madison'ın ayaklarına kapandı. Hepimiz onun bu haline kahkaha attık.
Mike ve ben pis bir sırıtışla birbirimize bakarken Claire kaşlarını çattı. Zil çaldığında Madison hareketlendi. Claire "Heaven kim ya?" dedi.

Heaven içeri girdiğinde Luke yere düşecek gibi oldu. "İlk defa adının bu kadar hakkını veren bir kadın görüyorum," dedi.

1 Saat Sonra

Madison ve Heaven, Bad Romance'e cover yaparken Luke hipnotize olmuşçasına Heaven'ı izliyordu. Ashton ise elindeki bira şişesiyle tamamen sarhoş olmuş sevgilisini izliyordu. Michael ve Claire ise karşımdaki koltukta yiyişiyorlardı.
Sehpanın üzerindeki pakette sigara kalmadığını gördüğümde kalkıp odama gittim.

Karanlık odayı ezbere bildiğimden ışığı açmadım ve doğruca komodinime ilerleyip eğildim. Sıkışmış çekmeceyi zorlamaya başladığımda odamın kapısı açıldı ve içeriye biri girdi.

"Calum?" diye seslendiğimde, "Mads'in sesi gerçekten berbat," diye bir karşılık aldım. Bu, kahkaha atmamı sağladı. Çekmeceyi var gücümle hızlıca çektim ve açıldı. Üç paket sigaranın üçünü de aldığımda Calum yatağımda oturuyordu. Yeniden ayağa kalktığımda paketlerden birini ona fırlattım. Kendi sigarasını çıkarıp yaktığında ben de benimkini çıkarttım. Çakmağını istediğimde beni yanına çekti ve benim sigaramı da yaktı.
Gülümsediğimde çenemi öptü.

Elimi kavradığında Single Ladies çalmaya başlamıştı ve Luke'un sesi evi resmen inletiyordu. Ashton'ın yüksek desibelli kahkahasını duyduğumda Calum'ın kucağına oturdum. Direkt gözlerimin içine bakarken çektiği dumanı yüzüme doğru üfledi.

Bunu başka biri yapmış olsa iğrenirdim ama Calum yaptığında böyle hissetmiyordum.

Tek kolu belime yerleştiğinde sigaramla meşguldüm. "Bana bir votka borcun var," dedi fısıldayarak. Yüzlerimiz oldukça yakın olduğundan fısıltısını duyabiliyordum. "Mm sana sulanmak için votka içmeme gerek yok biliyorsun değil mi?"

"Ama votka içersek balkonda olanların devamı daha kolay gelir."

1.5 saat önce

genesis | hoodWhere stories live. Discover now