2: bears are cute, you whore

5K 176 135
                                    

Üzerimdeki örtü çekildiğinde homurdandım. Saat kaçta eve geldiğimi ya da kaçta uyuduğumu bilmiyordum. Hatta üzerimde şu an ne olduğunu bile bilmiyordum. Yalnızca üşüyordum ve o örtüye ihtiyacım vardı.

"Ayıcıklı iç çamaşırı gayet iyi bir seçim Alexa." Michael'ın sesini duyduğumda kafamı biraz daha yastığa gömdüm. "Aynen, Rolling Stones tişörtünle çok uyumlu bir seçim olmuş." Luke'un sesini de duyduğumda biri beni ayağımda çekti. Gözlerim hızla açılırken yere kapaklandığımda görüşüm bulanıktı.
Olayları algılama sürem git gide uzarken gözlerimi ovup yerimde doğrulmaya çalıştım.

Bir dakika.

Onlar ayıcıklı iç çamaşırı mı demişti?

Bana sırıtarak bakan Michael ve Luke'u gördüğümde başımı ovdum. "Sikeyim sizi!" diye sızlandığımda Claire bağırdı. "Küfür etme!"

"O ZAMAN SEVGİLİNE İÇ ÇAMAŞIRLARIMDAN VE BENDEN UZAK DURMASINI SÖYLE SENİ SÜRTÜK!"

Michael sahte bir şekilde üzüldü. "Beni kırıyorsun tırtılım." Yerdeki yastığı ona fırlatıp yerimden kalktım. Bana en az 2 beden büyük olan ve kıçımı zor kapatan tişört ile odamdan çıktım. "Günaydın tırtıl." Salonda oturan Madison, Claire, Ashton ve Calum ile karşılaştığımda küfür edip banyoya girdim.

Tanrı aşkına bir gün olsun yakışıklı bir çocuğu rezil olmadan tek bir günümü geçiremeyecek miydim?

Sırtımı şokla yasladığım kapıdan çekip saçlarımı hızla topladım. Yüzüme soğuk suyu birkaç kez çarparken Calum'ın ayıcıklı iç çamaşırımı görmemiş olmasını ya da o konuşmayı duymamış olmasını diledim. Bu çocuğu neden umursuyordum ve neden bizim evdeydi?

Beynimdeki tüm neonlu oklar Madison'a çevrilirken aynadaki yansımama bakıp tısladım. "Sürtük." Yüzümü tokatlayıp derin bir nefes verdim. Yapmam gereken tek şey kapıyı açtığım gibi odama koşmaktı. Yeniden derin bir nefes verdim. Kapı kolunu indirip hızla odama koşmaya başladım. Ancak unuttuğum bir detay vardı. O da kapının kapalı olduğuydu. Alnımı kapıya vurup yere yapıştığımda Ashton'ın kahkahası duyuldu.

"Seni sikeyim Lucas!" diye bağırdığımda Luke, Mike haklıymış. Gerçekten uyandığında salak oluyorsun." Düştüğüm yerden kalkıp kapıyı açtım. "En azından sadece uyandığımda salağım."

Kendimi gün ışığının vurduğu odama attım. Üzerimdeki tişörtü tek seferde çıkarıp fırlattım. Tişört yeri boylarken dolabımdan gri şortumu ve mor tişörtümü çıkarttım. Duş alacak kadar vaktim olmadığından parfümü ve rol on deodorantı üstüme boşalttım. Kıyafetlerimi giyip saçlarımı açtım ve taradım. En azından tipim idare ederdi.

Hızlıca Michael'ın yere ve kafama fırlattığı yastıkları ve örtüyü toparladım ve derin bir nefes verdim. "Hoş geldiniz geri zekalılar ve geri zekalı olmayanlar. İsteyen istediğini üstüne alınsın," dedim mutfağa ilerlerken. Madison bağırdı. "Kahve yapmadım. Kendi kahveni kendin yap seni sürtük- Ah!" Madison'ın inlemesinden Claire'in ona vurduğunu anladım. Gülümsedim. Çocuklar kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı. Hepsinin elinde kahve vardı. Bu da demek oluyordu ki kahvaltıyı çoktan yapmışlardı.

Kaltak Madison.

Kahvemi yaparken bağırdım. "Başka isteyen var mı?" Hiç kimseden ses çıkmadığında omuz silktim ve mısır gevreği ve sütü çıkardım. Michael içeriden bağırdı. "Önce süt!" Yüzümü buruşturduğumda Calum'ın sesini duydum. "Hayır, önce mısır gevreği seni salak!" Mısır gevreğini tabağıma koydum. "Calum haklı Mike," dedim sütü üstüne dökerken. "Tırtılım beni üzüyorsun ama," dediğinde ona baktım ve sırıttım. "Kudur."

genesis | hoodWhere stories live. Discover now