14: fuck, we're in deep shit now

2.7K 125 57
                                    

nolur yorum atın lan

Kahvaltı masasında çıt çıkmıyordu. Herkes akşamdan kalma olduğu için kimse en ufak sesi kaldıramıyordu.
"Dün akşama dair herhangi bir şey hatırlayan var mı?" Michael sessizliği bozdu. Madison gözlerini kapayarak onu durdurdu. Fısıltıyla, "Mike, çok seslisin, ne olursun sus," dediğinde karşımda oturan Calum ile ben gülmemek için dudaklarımızı ısırıyorduk.

Önümdeki yumurta ile oyalanmayı bırakıp bitirdikten sonra tabağımı alıp mutfağa gittim. Tabağı lavabonun içine bırakıp masadakilere döndüm. "Luke ve Heaven nerede?"

Yaklaşık 40 dakikadır masadaydık ama burada olmadıklarının yeni bilincine varmıştım. Ashton yüzünü buruşturdu. "Ben sızana kadar buradaydılar. Luke kızın suratını sömürüyordu hatta." Kahvemi içtim ve yerime oturdum. Tek dizimi kendime çekip ayağımı sandalyeme yasladım ve telefonumu açtım. Luke'un numarasını bulup aradığımda salonda zil sesi yankılandı. Hala baş ağrısı çeken Madison kulaklarını tıkadı. Oturduğum yerden kalkıp sesin geldiği koltukta telefonu aramaya başladım.

Madison ve Claire sızlandı. "Bul artık şunu!" İkisine de göz devirdim ve koltuktaki battaniyeyi halının ortasına silkeledim. Telefon yere düşerken iki yüksek sesli iç çekme duydum. Aramayı sonlandırdım.

"Bu ne ses ya! Bir uyutmadınız!" Banyo kapısından dışarı süzülen Luke ve arkasından başını sıvazlayarak çıkan Heaven'a karşı suratımı ekşittim.
"Luke Robert Hemmings, umarım o banyo temizdir," dedi Madison ikisine de suratını buruşturarak bakarken. Heaven saçını düzeltti. Kızarmıştı. "Ben gitsem iyi olur. Görüşürüz çocuklar," dedi ve Madison onu kapıya kadar geçirdi.

Luke'a döndüm. "Eğer içerisi temiz değilse Lucas, sana o zemini ve küveti yalattırırım."

Masada kalktığım yere oturdu. "Akıllarınız çok pis çalışıyor kızlar," dedi ve salatalığı ağzına attı. "Konuştucu tangacı," dedim battaniyeyi katlarken. Herkes Luke'a gülerke Luke pişkince sırıttı. "Pişman değilim, yine olsa yine yaparım."

"Senden sonra akım haline geldi bu," dedi Claire. Bu sefer Mike pişkince sırıttı. "Ben sıramı savdım çocuklar, artık tanga yollama sırası sizde," dedi Mike. Ardından Claire masanın altından ayağını geçirdiğinde Madison bağırdı. "Ayağına sahip ol sürtük!" Calum bana kısa bir bakış attı. Donmamak için elimden geleni yaptım. Kısa bir bakış üstümde bu kadar etkili olmamalıydı. Yutkunduğumda Claire, "Sürtük," diye tısladı. Küfür etmeyen cici kızımızı iyice bozmuştuk. Miike omuz silkti.

"Ben sıramı savdım, sadece Calum kaldı," dedi Ashton. Madison'ın tepkisi aklıma gelince kahkaha attım. Mike, Luke ve Claire şaşkınlıkla bağırdılar. Ash sırıtırken Calum tabağındakilerle oynuyordu. Madison bana döndü. "O zaman geriye sadece Alexa kaldı. " Hepsi bana sırıtarak bakarken Calum hala yemeğiyle oynuyordu. Omuzlarımı düşürdüm. Luke kolunu Calum'ın omzuna attı. "Bir de sen kaldın tabi," dedi son harfi uzatarak.

"Bu akşam bir randevum var, iyi giderse kıza tanga yollarım," dediğinde hepimiz gülerken Claire ve Madison ona baktılar. "Ne randevusu ya?"

Herhangi bir tepki vermedim. "Geçen gün tanıştığım bir kızla yemeğe çıkacağım," dedi Calum gayet rahat bir sesle. Mike bıyık altından gülerken Madison, "Sen benimle dalga geçiyor olmalısın," dedi. Sinirke kalkıp tabaklarını götürdüğünde Calum asıl darbeyi vurdu.
"Hey, bana tanga alabileceğim birini bulduğu için Alexa'ya teşekkür etmeliyiz bence."

Herkesin ağzından yüksek desibelli bir, "Ne?" bağırışı ve birkaç küfür duyuldu. Gülümsedim ve eteğimi kaldırıp onları selamlıyormuş gibi yaptım. Claire de masadan kalktı ve mutfağa ilerledi.

genesis | hoodWhere stories live. Discover now