4|What If...?🚪

582 54 87
                                    

Bölüm şarkısı olarak Baby One More Time'ı uygun gördüm ama Britney Spears biraz hareketli söylediği için Holly Henry'nin coverını ekledim medyaya. İsteyenler okurken dinleyebilir.

Bu bölüm Jeonun_beni 'nin isteği üzerine yazılmıştır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu bölüm Jeonun_beni 'nin isteği üzerine yazılmıştır.

Bu kez hikayeyi Min Yoongi'den dinleyeceğiz, olayın gidişatı aynı fakat kurguyu değiştirdim. İyi okumalar.

My Loneliness Is Killing Me

Ben Min Yoongi, yaşamaktan nefret eden aciz insanın teki. Derin bir nefes almayı bırakın ağzını açmak için bile hevesi olmayan, günlerini yatak- mutfak ve banyo üçgeni içinde geçiren sıradan bir adamım.

Bu şekilde yaşıyor olmam yalnız olduğum anlamına gelmiyordu elbette. Biri vardı hayatımda, bu yüzdendi uyumak için gündüzleri tercih edişim. Böyleydi hayatım işte, güneşin batmasına yakın uyanır ihtiyaçlarımı giderir daha sonra gece yarısına kadar içer, uyuşan bedenimi tekrar yatağa atardım.

Bugün de dünün ve ondan önceki günlerin aynısıydı. Gün batımının yüzüme yansımasıyla uyanmış, duşa girmiş ve perdeleri kapatıp eve depoladığım hazır ramenlerden birini yapmıştım. Biten tabağı lavaboya bırakıp, dolaptan bir şişe Monkey Shoulder çıkararak koltuğa yerleşmiştim. Bir yandan içiyor diğer yandan kulağımı tırmalayan sessizliğe direnmeye çalışıyordum. Rahatsız ediciydi ama biliyordum ki elimdeki şişe sayesinde birazdan bedenim uyuşacak ve durum daha katlanısı bir hâl alacaktı. Tamamen batan güneş sayesinde evin içi koyu mavi tonlarına bürünmüştü, bunu seviyordum çünkü huzurlu hissettiriyordu.

Önüme gelen saçları elimle geriye attığımda görmezden gelemeyeceğim kadar uzadıklarını fark ettim. Sıkıntılı bir nefes verip şişeyi masaya bıraktım ve ayağa kalktım. Hızlı kalktığımdan olsa gerek başım dönmüştü ve duvara tutunma ihtiyacı hissetmiştim. Yalpalayarak da olsa banyoya girmeyi başarabildim. Çamaşır makinesinin üstünde duran ve yaklaşık birkaç aydır hiç dokunmadığım makası elime alarak kesmeye başladım. Belki evimde ayna olsaydı daha kolay olurdu ama kendimi görmekten tiksindiğim için atmıştım. Sonunda işimi bitirdiğimde nasıl göründüğüm umrumda olmadığından makası aldığım yere bırakmış ve geri dönüp şişeyi alarak yatak odasına gitmiştim. Gece yarısı yaklaşıyor olmalıydı, ev karanlığa bürünmüştü.

Yatağa oturup son birkaç yudum daha aldım, bedenimin ve zihnimin uyuşmaya ihtiyacı vardı. Daha sonra elimdekini komodine bırakıp her zamanki gibi yatağın sağ tarafına uzandım. Sol tarafa ise arkamı dönmüştüm, duvarı izliyor gelmesini bekliyordum. Size söylemiştim yalnız değilim, benim bir sevgilim var. Ya da vardı mı demeliyim?

Onun adı Jeon Jungkook. Benim tatlı küçük sevgilim... Eskiden diğer insanların normallik kavramları çerçevesinde yaşardık. Ben işe giderdim, Jungkook ise üniversiteyi tamamlamak için uğraşırdı. Birbirimize olan sevgimiz ve bağlılığımız dışında her şey herkes gibiydi işte. Sinemaya veya pikniğe giderdik, gelecekle ilgili hayaller kurar, sohbet ederdik. Hatta kahkaha bile atardık inanabiliyor musunuz? Ben inanamıyorum, tüm olanlar bir rüyaydı ve uyanmıştık, öyle hissediyorum. Çünkü bir gün siktiğimin homofobiği sevgilime zorbalık yapmakla kalmamış, arkadaşlarına böbürlenmek adına bıçağı saplamıştı kıyamadığım bedene. Mahkemede sadece korkutmak istediğini, öleceğini düşünmediğini söylese de ben o kalkmış kıçına müebbeti bir güzel sokturmuştum.

Atıştırmalık Oneshotlar |YoonKook ✓Where stories live. Discover now