BEŞ❧

218 29 11
                                    


Medya Jin




Jinyoung saklandığım her yerden beni bulurdu,o yüzden koşmaya devam ettim.Lisa'ya yaptığım şeyden,Jinyoung'u yüz üstü bırakmamdan mahvettiğim her şeyden kaçabilirmişim gibi koştum.Ama Lisa'yı kapıya getirdiğimde annemin bakışlarından kaçamamıştım.Yüzünde beliren ümitsizliği görmüş ve babamın tekerlekli sandalyeyle görüş alanıma girmeden önce kaçmıştım.İkisiyle birlikte yüzleşemezdim.Ben bir korkağım

Böyle düşünmeyeceğim noktaya kadar her kötü hatıra silinene ve sadece kaslarımdaki yanmayı hissede kadar koştum.Kendime bile yanaklarımdaki yaşların kaynağının yağmur olduğunu söylüyordum.

Bugün çok fazla zarara neden olmuştum en sevdiğim insanları çok fazla incitmiştim.Geri dönüp eve gitmeli ve en azından biraz cesaret gösterip onlarla yüzleşmeliydim.Ama bunun yerine ağaçların gölgelerine saklandım karanlıkta kalmaya devam ettim.

Sanırım becerebildiğim tek şey cidden çalmaktı.Acı vermekti.

Bir hanın önüne geldim ve paltomun ceplerini doldurdum dakika başı bir sarhoş dışarı çıkıyordu.Ben de ellerimi gizlemek için gülümseyerek yanlarına yaklaşıyordum.Yeniden ortadan kaybolduğumda hiç kimse fark etmiyor,kimse aldırmıyordu.Ben bir gölgeydim ve kimse gölgeleri hatırlamazdı.

Gece yarısı gelip çattığında hala orada bekliyordum.Son bir cep daha;bir cep daha,sonra gideceğim.Bunu son bir saattir söylüyordum.Bir sonraki müşteri çıktığında hiç beklemedim,gözlerini gökyüzüne dikmiş beni fark etmedi,ona doğru uzanmak çok kolay olmuştu.

Ama adam bileğimi yakalayıp beni gölgelerden çekerken tutuşu sıkı ve garip şekilde sıcaktı.Kurtulup kaçmak için direndim ama çok güçlüydü.Bana döndüğünde gözlerinde ki ateşi gördüm ve korktum.Bu sabah hissettiğimle aynı korkuydu bu.

"Hırsız"dedi sesindeki garip şaşkınlıkla

İçimden gelen gülme isteğiyle güldüm , karşı çıkmaya bile gücüm yoktu "Kesinlikle."

Yüzümden başlayıp yıpranmış botlarıma kadar her santimimi dikkatlice inceledi.Huzursuzca kıprandım.Uzunca bir süre sonra derin bir nefes alıp beni bıraktı.Afallayarak ona öylece bakakaldım.Gümüş bir para havaya doğru yükseldiğinde , onu yakalamayı zar zor akıl ettim.Ceplerimde ki kronlardan çok daha değerliydi.

Daha ağzımı açıp bir şey söyleyemeden "Bu seni fazlasıyla idare eder"dedi.

Gitmeme fırsat tanıdğı ve bana böyle bir fırsat tanıdığı için botlarını öpmeliydim ama merakıma yenildim...

"Neden" Kelime ağzımadan sert ve kaba bir biçimde çıkmıştı.

Sorum onu şaşırttı omuzlarını silkti."Buna benden daha çok ihtiyacın var."

Parayı yüzüne fırlatıp kendi başımın çaresine bakabileceğimi söylemek istedim ama bir yanım bunu yapmayacağımın farkındaydı.Dişlerimi sıkarak zorlukla "Teşekkürler"dedim.

Benim gönülsüz minnettarlığım nedense onu güldürdü "Canın yanmadı ya?"Ardından bir adım atıp yanıma yaklaştı bu çocuk şimdiye kadar tanıştığım en garip insan. "Sen kasabada yaşıyorsun değil mi?"

The Uncertain Bride❧Vsoo ff❧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin